YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10914
KARAR NO : 2023/1174
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Sakarya ili, … ilçesi, … köyü, 1645, 1704, 1656, 1720 ve 1722 parsel sayılı taşınmazların … adına kayıtlı iken, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/797 Esas sayılı kararı uyarınca mülkiyetinin davacı müvekkiline ait olduğuna karar verildiğini, davacı tarafından açılan Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/733 Esas sayılı tezyidi bedel davasının, davacının tapuda malik olmaması nedeniyle reddine karar verildiğini, yine Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/344 Esas sayılı dosyasında davacı yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadan fiilen el atılan taşınmaz bedelinin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına yöneltilmesi gerektiğini, uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığı tarihte dava konusu taşınmazın maliki olmayan davacı tarafından açılan davanın hukuki menfaat yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile hükmedilen tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporuna karşı ileri sürülen itirazları karşılanmadan hatalı rapor uyarınca karar verildiğini, kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığı tarihte malik olmayan davacı yönünden davanın reddi gerektiğini ve davanın husumetten reddi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun’un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediğini, davacı tapu maliki değil ise de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 705 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava açma hakkının bulunduğunu, önceki tapu maliki yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma yapılmadığını, dava konusu taşınmazların tapusunun idare adına tescilinin 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler ve Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un (7269 sayılı Kanun) 21 inci maddesine dayandığını, davalı idare vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapıldığını, bilirkişi raporlarına itirazları karşılanmadan hatalı rapor uyarınca hükmedilen bedelin yüksek olduğunu, objektif değer artış oranının fahiş olduğunu, itirazları karşılanmadan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idareler arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin belirlenmesi ile davalı idare tarafından usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığına, tapuda malik olmayan davacının dava ehliyeti bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 705 inci maddesi ve 713 üncü maddesi
5. 7269 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi
“Afet bölgesi içinde ve dışında tespit olunan imar ve iskan alanları içindeki taşınmaz mallardan Hazineye, özel idareye, belediyeye, köy tüzel kişiliğine veya katma bütçeli dairelere ait olanlardan (Vakıflar Genel Müdürlüğü taşınmaz malları ile, Hazineye, özel idare ve belediyeye ait taşınmaz mallardan bir kamu hizmetine tahsis edilenler hariç) ihtiyaca tekabül eden miktarı, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine bedelsiz olarak bu işe tahsis ve temlik olunur.
Afet sahaları içinde ve dışında yeniden kurulacak iskan yerleri (Şehir, kasaba, köy) ile mevcut iskan sahalarına yapılacak eklemeler için, yukarıdaki hükümler dairesinde arazi temini mümkün olmayan hallerde (Normal gelişme alanlarına öncelik verilmek şartiyle) arazi ve bina satın alınabileceği gibi, kamulaştırma mevzuatı dahilinde, kamulaştırma da yapılabilir.
Bu maddeye göre sağlanan taşınmaz mallar İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine, ayrıca ferağ şartı aranmaksızın Hazine adına re’sen tescil olunur. ”
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu parsellere ait kadastro tutanaklarında 30.09.1960 tarihinde … oğlu … adına tapulama ile tespit ve tescil edildiği, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünün 16.11.1999 tarihli kararı ile 17.08.1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketi sonucu konutları yıkılan ve ağır derecede hasar gören veya nakillerine karar verilen hak sahibi ailelere, 7269 sayılı Kanun uyarınca konut ve kamu tesisleri yapılmak üzere seçilen yeni yerleşim yerlerinde mülkiyeti şahıslara ait olan taşınmazların kamulaştırılmasına karar verildiği ve dava konusu taşınmazlar için düzenlenen kıymet takdir raporları ile belirlenen bedellerin bankaya bloke edildiği; ancak tapu maliki …’in 30.03.1967 tarihinde vefat etmesi nedeniyle kamulaştırma evraklarının noter kanalıyla tebliğ edilmediği, mirasçıları adına kamulaştırma nedeniyle ödeme yapıldığına dair belge de bulunmadığı, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün 10.08.2000 tarih ve 10537 sayılı yazısı uyarınca dava konusu taşınmazların 7269 sayılı Kanun’un 21 inci maddesine göre ayrıca ferağ şartı aranmaksızın 15.08.2000 tarihinde resen Hazine adına tescillerinin sağlandığı, önceki malik … yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi bulunmadığı anlaşılmıştır.
3.Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/733 Esas, 2001/892 Karar sayılı dosyasında eldeki dosya davacısı … tarafından Bayındırlık vc İskan Bakanlığına karşı açılan kamulaştırma bedelinin arttırılması davasının, davacının dava açma ehliyeti olmadığından reddine karar verildiği, kesinleşme şerhinin bulunmadığı, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/797 Esas, 2006/57 Karar sayılı dosyasında … tarafından 25.09.2000 tarihinde Hazine ve … mirasçılarına karşı açılan 4721 sayılı Kanun’un 713 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tapu iptali ve tescil davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların …’e aidiyetine karar verildiği ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2007/4032 Esas, 2007/4278 Karar sayılı ilamı ile onanarak 20.09.2007 tarihinde kesinleştiği, Adapazarı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/344 Esas, 2007/393 Karar sayılı dosyasında … tarafından Bayındırlık ve İskan Bakanlığına karşı açılan kamulaştırma bedelinin arttırılması davasının, davacının kamulaştırmanın yapıldığı tarihte dava konusu taşınmazların zilyedi olduğu, usulüne uygun yapılmış bir kamulaştırma bulunmadığından davacının kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve temyiz edilmeksizin 03.01.2008 tarihinde kesinleştiği, davacının dava konusu taşınmazlara Sakarya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/797 Esas, 2016/57 Karar sayılı 20.09.2007 tarihinde kesinleşen kararı ile malik olduğu, tapuda davacı adına tescil işlemi yapılmamış ise de 4721 sayılı Kanun’un 705 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre mülkiyet tescilden önce kazanıldığından dava konusu taşınmazlara kamulaştırma işlemlerine başlandığı tarihten önce malik olduğu kanaatine varılmakla aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
4. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi maddesi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
5. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
6.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.