Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/10885 E. 2023/2461 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10885
KARAR NO : 2023/2461
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine … geldi, davacılar vekili duruşmaya katılmamışlardır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra verilen geri çevirme kararı üzerine gelen dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Muğla ili, … ilçesi, … Mahallesi, 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava şartları yokluğundan davanın reddine karar verilmesini; dava konusu taşınmaz üzerinde … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dava dosyası ile tedbir şerhi bulunduğundan dava konusu taşınmaz kayıtları ile ilgili tedbir kayıtlarının tapuda şerh edildiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmayan davanın süre aşımı nedeni ile de reddinin gerektiğini, davacıların dava konusu taşınmazı kendilerine devreden şahsa karşı davayı yöneltmeleri gerektiğini, orman ve kıyıların ne suretle olursa olsun mülk edinilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davanın esas yönünden incelenmesi ve taşınmazın bedelinin tespiti cihetine gidilse dahi, zararın meydana geldiği tarih olan tapu iptaline dair mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibari ile taşınmazın niteliği ve değerinin belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydında davalıdır şerhi bulunduğunu, davalıdır şerhi ve tedbire rağmen taşınmazda hisse devri satın alanların bu taşınmaz ile ilgili kıyı kenar nedeni ile tapu iptali davasını bilerek ve vakıf olarak satın almalarından dolayı iyiniyetli oldukları gerekçesi ile ve aleniyet ilkelerine istinaden devletin sorumluluğu ilkelerine göre tazminat talep etme hak ve ehliyetleri olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın tespit edilen bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın Kanunda belirlenen zamanaşımı ve hak düşürücü süreler içinde açılmadığını, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca kıyı çizgisi içinde kalan taşınmazın özel mülkiyete konu edilemeyeceğinden davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydında “davalıdır” şerhi bulunduğundan tazminat talep edemeyeceğini, aksi kabul hâlinde taşınmazın değerinin belirlenmesine esas alınan somut emsalin uygun olmadığını, %40 oranında düzenleme oraklık payı kesilmesi gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, taşınmaz bedelinden hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın kıyı çizgisi içinde kaldığından tapu kaydı iptal edilen 143.340 m² kısmının imar uygulaması sonrasında 141.916,97 m² kaldığı ve davacıların bu kısma isabet eden paylarının metrekare olarak belirtildiği ve tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 24.04.2017 tarih itibarıyla payların karşılığının emsal karşılaştırması yapılarak biçilmesi ve bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetilerek uygun bulunduğu, her ne dava konusu taşınmazın m² birim değeri hesaplanırken %40 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldıktan sonra bu kez 1,44 oranında şerefiye payı eklenerek m² birim fiyatının tespiti yöntem olarak hatalı ise de yapılan emsal karşılaştırması neticesinde dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu belirlenmiş olup aslında şerefiye payı adı altında yapılan bu arttırımın dava konusu taşınmazın emsale karşı değer oranı olduğu, cüzi orandaki değer farkının da küsuratların sıfırlanmasından kaynaklandığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında şerefiye payının eklenmesinin hatalı olduğu belirtildiği hâlde kararın kaldırılmamasının doğru olmadığını ileri sürererek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu dava konusu … ilçesi, … Mahallesi, l ada, 24 parsel sayılı taşınmazın … tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1980/887 Esas,1999/292 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil istemli davada 143.340 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek hükmün tescil yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve kararın 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği, tapu kaydı iptal edilen 143.340 m² kısmın imar uygulaması sonrasında 141.916,97 m² kaldığı, eldeki davanın 26.09.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, tapu kaydında … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1980/887 Esas sayılı dosyasından 16.06.1988 tarihli ve 2130 yevmiye sayılı işlem ile ihtiyati tedbir şerhi, yine aynı Mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 14041 yevmiye numarası ile kesinleşmemiş mahkeme kararı şerhi konulduğu, davacıların dava konusu taşınmazdaki paylarının ihtiyati tedbir şerhinden önce taşınmazı edinen murislerinden intikalen geldiği anlaşılmaktadır.

3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak ve Dairemiz denetiminden geçen aynı taşınmaza ilişkin paydaş dosyaları ile uyumlu olarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.