Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/10439 E. 2023/5866 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10439
KARAR NO : 2023/5866
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı … vekili Avukat … gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … Mahallesindeki 84 ada 7 parsel sayılı taşınmaz için davalı … tarafından aleyhine tapu iptali davası açıldığını, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tazminat talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin Hazineye yöneltilemeyeceğini davacının taşınmazı belediyeden satın aldığını, davanın usulden reddi gerektiğini, taşınmaza ilişkin istenen tazminatın taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarihte başlayacağını, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmediğini, tapu kaydının hâlen davacı adına kayıtlı olduğunu, hâl böyle iken davacının mal varlığında herhangi bir azalma olmadığını bu nedenle zarar meydana gelmediğinden davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişilerin dava konusu taşınmaza 3621 sayılı Kıyı Kanunu’yla (3621 sayılı Kanun) verilen gerçek zararı hesaplayamadıklarını, emsal taşınmazın ve dava konusu taşınmazın karşılaştırma tablosunun keyfi bir şekilde tanzim edildiğini, davacı tarafça yatırılan harçların istek hâlinde davacıya faizsiz olarak iade edilmesinin mülkiyet hakkının açık ihlali olduğunu, ilave düzenleme ortaklık payı kesintisinin hukuka, hakkaniyete ve yargı kararlarına aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kanun’a göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını ve bu nedenle tazminat talep edilemeyeceğini, davacı tarafın tazminat talep edebilmesi için tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğini, kıyı kenar çizgisi belirlendikten sonra buna göre dava açma ve kıyı kenarda kalan taşınmazların Hazine adına tescilini talep etme yetkisinin idarede olduğunu, ancak tapusu iptal edildikten sonra taşınmaz sahibinin tazminat davası açabileceğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan davalarda tazminat hesabı yapılırken 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda belirtilen ilkelerin uygulanamayacağını, açılan davada davacı vekilleri yararına nispi değil maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılmasını, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereği açılacak davaların değerlendirme tarihinin tapunun iptal edildiği tarih olduğunun, tapu henüz iptal edilmediği için zararın doğmadığını, davanın reddine karar verilmeyecekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında olduğu gibi tazminatın denkleştirilmesi suretiyle hakkaniyete uygun bir çözüm bulunması gerektiğini, bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın imarlı dava konusu taşınmazın ise imarsız olduğunu, emsal olarak imarsız bir parselin alınması gerektiğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ve olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsalin üstün ve eksik yönleri kıyaslanarak ve Mahkemece kaldırma kararı sonrası %6 oranında ek düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak 2018 yılı için 272,71 TL/m² birim fiyatı tespit edilmesinin ve bu bedel üzerinden tespit edilen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin ve hüküm altına alınan tazminat miktarı üzerinden hesaplanan vekâlet ücretinin doğru olduğu değerlendirildiğinden tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği husuları tekrar ederek ayrıca istinaf sebeplerinin değerlendirilmediğini ve aleyhlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekeçesinde belirttiği husuları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’nun “Sorumluluk” karar başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.”

5. 4721 sayılı Kanun’nun “Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 nci maddesi şöyledir:
“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.”

6. 4721 sayılı Kanun’nun “Dürüst Davranma” karar başlıklı 2 inci maddesi şöyledir:
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Sakarya ili, Karasu ilçesi, Aşağıincilli Mahallesi 84 ada 7 parsel sayılı taşınmazı davacının 11.07.2006 tarihinde satın aldığı, dava konusu taşınmaz hakkında Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/6 Esas sayılı dosyasında 06.06.2014 tarihinde kıyı kenar çizgisinin kıyı tarafında kaldığından dava açıldığı ve tapuya 10.06.2014 tarihinde ihtiyati tedbir kararının şerh edildiği, taşınmazın tescil harici bırakılmasına ilişkin kararın 17.04.2019 tarihinde kesinleştiği ve alacağı temlik alan … ‘nun ise 04.04.2018 tarihinde alacağı devraldığı anlaşılmıştır.

3. Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tapu kaydına kıyı kenarda kaldığından açılan davaya ilişkin şerhin 10.06.2014 tarihinde konulduğu, yargılama sırasında alacağı temlik alan … bu şerhi bilerek alacağı temlik aldığı anlaşılmıştır. Buna göre Devlet tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hâli ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirmiştir. 4721 sayılı Kanun’un 1020 nci maddesinin; “Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.” hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen alacağı devir alan temlik alanın iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi tapu kaydında kıyı kenar tahditi sınırları içinde kaldığına dair şerh bulunan taşınmaza ilişkin önceki tapu malikinin taşınmaz hakkında tasarruf hakkı kısıtlandığı gerekçesiyle açılan tazminat istemli davadaki alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca Devletten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz isteminin reddine,

2. Davalı … vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalı … vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı taraftan alınmasına,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.