YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10177
KARAR NO : 2022/13156
KARAR TARİHİ : 03.10.2022
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada Afyonkarahisar İş ile Nazilli İş Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanun’un 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, trafik kazası nedeniyle ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Afyonkarahisar İş Mahkemesince, davanın itirazın iptali davası olduğu, iş bu davada yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi ya da HMK’nın 16. maddesi uyarınca haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesi olduğu, davalının yetki itirazında bulunduğu, davanın davalı …’ın dava tarihinde ikametinin bulunduğu yerdeki iş mahkemesinde açılması gerektiği, davalının dava tarihindeki ikametgahının Nazilli olduğu, bu halde uyuşmazlığın Nazilli İş Mahkemeleri yetkisinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Nazilli İş Mahkemesince ise, rücuan tahsil istemli itirazın iptali davasında kesin yetkinin söz konusu olmadığı, somut olayda, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasının meydana geldiği yerin kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere Afyon İli olduğu ve yetki itirazında bulunan davalının ikametgahının da Nazilli olduğu, birden çok mahkemenin yetkili olduğu ve kesin yetki kuralının bulunmadığı bu davada davacının yetkili mahkemelerden biri olan haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesinde davayı açmayı tercih ettiği, bu haliyle yetkili yer mahkemelerinden birinde dava açması nedeniyle yetkili mahkeme konusunda seçim hakkının davalıya geçmediği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. (HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K.)
Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır.
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Yine aynı Kanun’un 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” hükmü yer almaktadır.
Aynı yasanın “sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde; sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmış olup, bu sebeple sözleşmeden doğan para borcunun tahsili için başlatılan takipte, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Yetki itirazının incelemesi neticesi mahkeme yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilerek uyuşmazlığın esastan incelenmesine geçilecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceleme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir.
Dosya kapsamından, trafik kazası nedeniyle yaralanan sigortalıya yapılan ödemelerden oluşan kurum zararının rücu yoluyla davalılardan tahsili için Afyonkarahisar İcra Müdürlüğü’nün 2019/9996 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının yetkiye, borca ve faiz talebine itiraz ettiği, takibin durduğu, itirazın iptali davasının takibin başlatıldığı yer olan Afyonkarahisar İş Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerektiğinden uyuşmazlığın Afyonkarahisar İş Mahkemesinde görülerek, takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığı sonucuna ulaşılırsa,
borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verilerek uyuşmazlığın esastan incelenmesi, takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar vermesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ve 5235 sayılı Kanun’un 36/3. maddesi gereğince Afyonkarahisar İş Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.