YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6500
KARAR NO : 2022/768
KARAR TARİHİ : 25.01.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1)Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri 3194 sayılı yasanın 17/son maddesi uyarınca kıyasen imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkin davalarda da uygulanır.
Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların değerinin, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan, zaruret olmadıkça yakın bölgelerde bulunan ve değerlendirme tarihine yakın emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınan emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle karşılaştırma yapılmadan, tüm emsallerin değerlendirme tarihindeki karşılıklarının ortalaması alınmak suretiyle değer biçildiğinden alınan rapor inandırıcı değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi tespit edilen bedele de Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınıp güncelleme yapılarak dava tarihine taşınması bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması,
2)20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 gün 29824 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6745 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 2942 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddesinin 2. fıkrası ile getirilen;
“Bu Kanunun geçici 6. maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü uyarınca harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi,
3)Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama giderilerinin tamamından idarenin sorumlu olması gerektiğinin düşünülmemesi,
4)Birleştirilen dava dosyalarının esas numaraları gerekçeli kararın hüküm fıkrasında hatalı gösterilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün yukarıda açıklanan nedenle HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 25/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.