YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1670
KARAR NO : 2021/9687
KARAR TARİHİ : 14.09.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yaparak davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazın hafriyat ve çöp dökme yeri olarak kullanılmadığı ve davalı idarelerce el atılmadığından bahisle davının reddine karar verilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmaz 20.03.2014 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli imar planında rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, bu uygulama öncesinde 24218 ada 1 parsel olarak aynı amaçla kamuya özgülendiği ve taşınmaza davalı idarelerce fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 05/04/2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 20/12/2018 gün 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile “‘Kamulaştırma Kanununun EK 1. maddesinin ”Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.”‘ kısmı iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK’nın 15.12.2010 gün ve 2010/5 – 662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır. Bu itibarla; taşınmaza davalı idarelerce fiilen el atılmadığı kabul edilse dahi, makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden, kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle, işin esasına girilerek ve sorumlu idare belirlenerek karar verilmesi gerektiğinden,
Hükmün açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.