YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12060
KARAR NO : 2022/8042
KARAR TARİHİ : 10.05.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini, birleştirilen dava ise ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuş; karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere kararın dayandığı gerekçelere göre,; dava konusu … parsel sayılı taşınmazın 4,8 ve 10 nolu bağımsız bölümleri tapuda … adına kayıtlı iken Burdur 1. Noterliğince dava dışı … adına düzenlenen 11683 yevmiye nolu 28.11.2005 tarihli sahte vekaletname ile davacı tarafa devredildiği, durumdan haberdar olan malik … tarafından Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/97 E. – 2008/281 K sayılı karar sayılı dosyasında açılan davada dava konusu 7268 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 204/2051 arsa paylı ve 4208/2051 arsa paylı 8 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptaline ve ilk malik … adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın 15.09.2009 tarihi itibarıyla kesinleştiği ve davacı tarafından uğranılan zarar nedeni ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu hususunun mahkemece kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle zemine, yapıya da Bayındırlık birim fiyatlarına göre belirlenen bedelden yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesi gerekirken, dosya arasında bulunan bilirkişi kurulu raporlarında bu yönteme uyulmadan soyut ifade ve bilimsel olmayan yöntemlerle belirlenen m2 birim fiyatı inandırıcı bulunmamıştır.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğün’den sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 46. maddesinin son fıkrası (ana gayrimenkulün arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de göz önünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağı) hükmünü koymuştur. Böyle olunca ana yapının arsasına değer biçmeye ilişkin hükümlerine kıyasen uygulanan 2942 sayılı Kanu’nun 11. maddesinin 1. fıkrasının g bendi göz önünde tutularak kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre, üzerindeki yapılara aynı maddenin H bendi gereğince değerlendirme tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca İ bendi hükmü uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir.
Buna göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra, toplam bedel üzerinden arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilir. Şayet o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunlar da göz önünde tutulmak gerekir.
Yukarıda açıklanan esaslar dairesinde sözü edilen bağımsız bölüme değer biçilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde, aleyhine harca hükmedilmesi,
4-Davacı tarafın, asıl malik tarafından açılan tapu iptal tescil dosyasında yapılan yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin icra takibi sebebi ile ilgili icra dosyasında ödediği bedele iş bu davada hükmedilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 10/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.