YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/5768
KARAR NO : 2021/5561
KARAR TARİHİ : 14.04.2021
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı idare vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 39. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/299 E. – 2018/154 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekilince yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesince HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/299 E. – 2018/154 K. sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arazi niteliğindeki Silivri İlçesi, … Mahallesi, 4712 parsel sayılı taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde, taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve boru hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Faiz bitiş tarihi belirtilmeden infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi,
2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru değil ise de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
Gerekçeli kararının hüküm fıkrasının;
1- 5 nolu bendindeki (başlamak üzere) kelimelerinden sonra gelmek üzere (karar tarihi olan 14.03.2018 tarihine kadar) ibaresinin yazılmasına,
2- Davacı idare lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin 10 nolu bendinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına,
Kalan bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesine,
Hükmün böylece HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.