YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/11743
KARAR NO : 2021/1387
KARAR TARİHİ : 15.02.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Alacak istemine ilişkin olarak açılan davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile … 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın sözleşmeden doğan para alacağına ilişkin olduğu, para alacağının götürülecek borçlardan olduğu, danışmanlık sözleşmesine ilişkin taşınmazların tümünün …’da olduğu, yetki ilk itirazının usulüne uygun yapıldığı ve yetkili mahkemenin gösterildiği bu nedenle davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin iş bu dava bakımından öncelikle kesin yetki kuralı söz konusu olmadığı, uyuşmazlığın mahiyetine göre davanın, davalının adresi olan genel yetkili mahkemede görülebilmesini ortadan kaldıracak herhangi bir durum söz konusu olmadığı, davacıların birden fazla yetkili mahkeme içeresinde bir tanesini seçme selahiyetleri olduğu ve bu seçimlik haklarını yetkisizlik kararı veren mahkemeyi seçerek kullandıkları, diğer yandan sözleşmenin davalının adresinin bulunduğu …-… adresinde aktedildiği, sözleşmenin ifa yeri mahkemesi yetki kuralı gereği dosya gönderilmiş ise de mahkemenin kabulünün yani taraflar arasındaki sözleşmenin ifa yerinin … Mahkemelerinin yargı çevresi olduğu bir an için kabul edilse bile yetkisizlik kararı veren mahkemenin de iş bu uyuşmazlık bakımından davalının yerleşim yeri genel yetki kuralı gereği yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının diğer mirasçılar ile müşterek murisi ve abisi olan…’ın 27/05/2018 tarihinde vefat ettiğini, mirasçı olarak kendisi ile birlikte ablası … ile abisi …’ı bıraktığını, davalının Muris…’ın mirasından doğan haklarının teslimi ve gerekli işlemlerin yapılması için … Noterliği’nden 31.05.2018 tarih ve 937 yevmiye nolu vekaletname ile davacıları vekil tayin ettiğini, davacıların da bu vekaletnamedeki yetkiler kapsamında … … Avukatlarından …’u davalı …’nun vekili olarak tayin ettiklerini, danışmanlık sözleşmesi gereği her türlü gider ve yardımların davacılar tarafından karşılandığını, Av…. tarafından murisin terekesinin tespiti için … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/14 sayılı dosyası ile tereke tespit davası açıldığını, taşınmazlara yapılan müdahaleler için idari kanaldan Kaymakamlığa müracaat yapıldığını, Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, murisin 40-50 milyon TL nakit parasının olduğu bilgisine ulaşıldığını, iki biçerdöver kamyon, kamyonet, ikisi büyük olmak üzere dört beş traktörünün olduğunu ve terekeye ait başka mallarının da bulunduğu söylendiğinden davacıların da yardımı ve her türlü giderlerinde davacılar tarafından karşılanmak kaydıyla davacı müvekkilleri ve vekil tarafından gerekli araştırmalar yapılıp, hem şahsi araştırmaları hem de tereke tespitinin yürüten Mahkemesinde yapılan araştırmalar neticesinde iddia edilen paranın olmadığının tespit edildiğini, davalının, taşınmazlarn satışları ile ilgili düzenleme şeklinde davacı (…) ile oğlu …’na düzenleme şeklinde birlikte temsili genel vekaletname vermesine rağmen, taşınmazların problemleri bitip adına intikaller yapılınca “ben artık bu andan itibaren sizinle devam etmeyeceğim işlerimi oğlumla birlikte yürüteceğim” diyerek oğlu …’na yetkili vekaletname verdiğini, davalı işlerin bittiği aşamada; davacılar ile birlikte bundan sonra çalışmayacağını bildirdiğin ve avukata ödenecek ücret yönünden de davacıları müşterek borçlu ve müteselsil kefil yaptığını, davalı, davacılara vermiş olduğu tüm düzenleme şeklindeki vekaletnamelerden azlettiğini, davalının kendisine intikal eden taşınmazların bazılarını intikalden sonra devrettiğini ve davacılar tarafından yapılan araştırmada tüm taşınır taşınmazları da devretmeye çalıştığının öğrenildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, danışmanlık ücretini ödemekten imtina ettiğini, hiçbir haklı nedeni olmaksızın danışmanlık ücretini ödememek için davacıları azlederek işten el çektirdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacılar ile davalı arasında yapılan danışmanlık sözleşmesi ilişkisinden doğan 100.000 TL’nin dava açıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
6100 sayılı HMK’nın 17. maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 02/07/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesinin G maddesinde “ihtilaf halinde … Mahkemelerinin yetkili olduğu” kararlaştırılmıştır. Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra, 24/10/2019 tarihinde açılmış olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan yasa hükümlerine göre belirlenir. Sözkonusu yasanın Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörülmüştür. Düzenleme ile gerçek kişilerin korunması amaçlanmış, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki gerçek kişilerin, kendi aralarında Yetki Sözleşmesi yapmaları kabul edilmemiştir.
Somut olayda, dosya kapsamından tarafların ikisinin tacir olmadığı anlaşıldığından sözleşmedeki yetkiye ilişkin düzenlemenin geçerli olmadığı, süresi içerisinde yetki itirazında bulunan davalının ikametgahının …/… olduğu ve davacı tercih hakkını bu yönde kullandığından uyuşmazlığın … 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 15/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.