Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2020/11103 E. 2022/7191 K. 21.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/11103
KARAR NO : 2022/7191
KARAR TARİHİ : 21.04.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulü ile davacı … için 47.739,37TL, davacı … için 47.739,37TL, davacı … … için 47.061,63TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu …, … parsel sayılı taşınmazın eski 330 parselden geldiği, 330 parsel sayılı taşınmazın arazi kadastrosu sırasında Mayıs 1954 tarih ve 63 numaralı tapuya dayanarak zeytinlik, tarla ve kestanelik niteliğiyle 88800 m2 yüzölçümlü olarak … adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra bu taşınmazda yapılan imar uygulaması ile 80 adet parsele ayrıldığı, imar parsellerinden olan 1090 parselde kat irtifakı kurulduğu, bağımsız bölümlerin malikler adına arsa payları oranında tapuya tescil edildiği, 1090 parsel sayılı taşınmazın yenileme kadastrosu sonucu … parsel sayısı ve 571 m2 yüzölçümü ile tapuya tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu; Yalova Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/335 E. – 2012/203 K. sayılı ilamı ile … parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tesciline, taşınmazın üzerinde bulunan binanın kaline karar verildiği, hükmün 10/09/2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine … parselin orman vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, 01/07/2014 tarihinde … parsel üzerinde kat mülkiyeti kurulu binadaki 18 numaralı bağımsız bölüm Kadir …, 4 numaralı bağımsız bölüm maliki … ve 8 numaralı bağımsız bölüm maliki …’ın eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1)TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan davalarda, taşınmazın değeri Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesindeki yönteme göre belirlenir.
Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Dava konusu taşınmaz ile somut emsal olarak alınan taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında; emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın eşdeğer oldukları anlaşılmasına rağmen, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan %125 daha değerli olduğu kabul edildiğinden bilirkişi raporu inandırıcı ve somut gerekçelere uygun değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğü’nden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların re’sen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Dava konusu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulu olup 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 46. maddesinin son fıkrası (ana gayrimenkulün arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de göz önünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağı) hükmünü koymuştur. Böyle olunca ana yapının arsasına 2942 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi göz önünde tutularak kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre, üzerindeki yapılara aynı maddenin (h) bendi gereğince değerlendirme tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca (i) bendi hükmü uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir.
Buna göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, arsa değeri ve tüm yapının inşaat alanı (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra, toplam bedel üzerinden arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilir. Şayet o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunlar da göz önünde tutulmak gerekir.
Yukarıda açıklanan esaslar dairesinde sözü edilen bağımsız bölümlere değer biçilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, bilirkişilerin ilk raporunda ısrar etmeleri halinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılıp, alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Mahkemece tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihine göre değerlendirme yapılarak tazminata hükmedildiğinden, değerlendirme tarihi olan 10.09.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, faizin dava tarihinden başlatılması,
4-Dava aynı hukuki sebepten kaynaklandığından kendilerini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine tek vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, vekille temsil edilen davacılara ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi,
5-Davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde yargılama giderleri arasında aleyhine harca hükmedilmesi,
6-Davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre taraflar üzerinde bırakılması gerektiğinin ve reddedilen kısım üzerinden davalı Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 21/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.