YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/10635
KARAR NO : 2021/11200
KARAR TARİHİ : 12.10.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tapuya tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş; davalı vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 12/10/2021 temyiz eden davalı vekilinin yüzüne karşı; usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden temyiz eden davacı idare vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki kağıtlar okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tapuya tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki … Mahallesi 1381 ada 324 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğru olduğu gibi, üzerinde bulunan yapıya bayındırlık birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülmesi suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1)Fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın geldisinden yola terk ve ifraz edilerek oluştuğu belirtilmiş olup, dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tedavüllü tapu kayıtları getirilip, İmar Kanunu 15 ve 16. maddeleri uyarınca taşınmazın bir kısmının kamuya terk edildiğinin tespiti halinde, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre imar parseli olarak; aksi takdirde kadastro parseli olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi,
2) Karar harcının ve yargılama giderinin hüküm altına alınmaması,
3) Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü. Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
4) İlk karar ile ödenmesi hüküm altına alınmış olan 112.611,66 TL bedele 02.08.2014 tarihinden ilk karar tarihine kadar yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru olmadığı gibi,
d) Anayasa Mahkemesi’nin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunu’nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hakim tarafından tespit edilen bedelin fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden, 3’er aylık vadeli hesaba yatırılarak davalı tarafa ödenmeyen fark bedele dava tarihinden 4 ay sonrasında başlayarak karar tarihine kadar faiz işletilmesi ve derhal ödenmesi gerektiğinden,
Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle taraf vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davalı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 3.050,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 12/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.