Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2019/9432 E. 2020/2379 K. 13.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/9432
KARAR NO : 2020/2379
KARAR TARİHİ : 13.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1)Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde, mahkemelerce görevlendirilen bilirkişilerin Bilirkişilik Bölge Kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçileceği belirtilmiş olup, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunun 12. maddesinde de Bilirkişilik Bölge Kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişi bulunmaması hâlinde, diğer bölge kurulları bilirkişilik listelerinden bilirkişilerin seçilebileceği düzenlenmiştir.
Dairemiz denetiminden geçen Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesininn 2017/308 E. 2018/759 K. ve 2017/306 E. 2018/758 K. sayılı dosyalarında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Adalet Komisyonu Hukuk Mahkemeleri Bilirkişi Listesinden seçilmiş bilirkişiler eşliğinde keşif yapılıp karar verildiği dikkate alındığında, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Bilirkişilik Bölge Kurulu tarafından hazırlanan listede alanında uzman bilirkişi bulunmasına rağmen, bu liste yerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Adalet Komisyonu Hukuk Mahkemeleri Bilirkişi Listesinden seçilen bilirkişi kurulu ile keşfe gidilerek düzenlenen rapora göre karar verilmesi,
Kabule göre ise;
2)Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11.maddesinin 1.fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan Kemalöz Mahallesi 5334 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış tarihinde 1.091,00 TL/m2 bedelle, aynı gün aynı kişiler arasında satışı yapılan ve bilirkişi kurulu tarafından satış bedeli gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile değerlendirmeye alınmayan bitişik 5334 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise 78.84 TL/m2 bedel ile satıldığı anlaşıldığından, aynı gün içerisinde aynı kişiler arasında satış gören bitişik iki parselin satış bedelleri arasındaki fahiş fark nedeniyle, emsalin satış bedeli gerçeği yansıtmadığı gibi,
Aynı amaçla kamulaştırılan ve birbirine komşu olan taşınmazlarla ilgili olarak açılan davalarda bozma öncesi tespit edilen bedellerin, bozma sonrası üç-dört kat arttığı ve aynı amaçla kamulaştırılan Sarayaltı Mahallesi 444 ada 16 parsel sayılı taşınmaza 21.07.2014 değerlendirme tarihinde, 807.60 TL/m2, Durak Mahallesi 315 ada 27 parsel sayılı taşınmaza 24.03.2014 değerlendirme tarihinde 714.98 TL/m2 birim fiyat takdir edildiği ve bu bedellerin Dairemiz denetiminden geçerek 2019/3055 Esas ile 2019/3584 E. sayılı ilamı ile onandığı anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın m² değeri inandırıcı görülmemiştir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
3) Dava konusu taşınmaz ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması halinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik incelemeyle dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından emsalden kesilen düzenleme ortaklık payı olan % 34.40 oranında indirim yapılmak suretiyle hesap yapan rapor doğrultusunda karar verilmesi,
4) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7139 sayılı Yasa ile değişik 10/9 maddesi uyarınca bozma kararı sonrası oluşan fark bedele işletilecek yasal faizin bitiş tarihinin kararın kesinleşme tarihi olması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi,
5)Avrupa İnsan Haklari Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.