Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2019/7935 E. 2020/8685 K. 13.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/7935
KARAR NO : 2020/8685
KARAR TARİHİ : 13.10.2020

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 22. maddesi uyarınca geri alma hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasının kısmen kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 13/10/2020 günü temyiz eden taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, sözlü açıklamaları da dinlendikten ve dosyadaki kağıtlar okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 22. maddesi uyarınca geri alma hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan incelemede;
Kamulaştırılan taşınmazlardaki davacı murisinin hissesine isabet eden kısma ilişkin kamulaştırma nedeniyle ödenen bedel ödeme tarihi itibariyle ve ifrazlar sonucu oluşan ve ihale ile satışı yapılan 170 ada 74 parsel sayılı taşınmazın satış tarihindeki bedelinin, davacı murisinin hissesine isabet eden karşılığı, davacının taşınmazın üçüncü kişiye satışını öğrendiği tarih tespit edilip bu tarihlerden itibaren ayrı ayrı Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu ile üçüncü kişiye satışın öğrenilme tarihi esas alınmak suretiyle güncellenmesi ve bu iki bedel arasında davacı aleyhine bir durum oluşmuşsa bu bedele hükmedilmesi gerekir.
23.05.2012 tarihli fen bilirkişisi raporu ve tapu kayıtlarına göre kamulaştırılan taşınmazların ifrazları sonucu oluşan ve ihale suretiyle satılan 170 ada 104 parsel sayılı taşınmazda davacı murisinin ¼ oranındaki hissesi 3.884,50 m² olup, kalan hissesi yol ve park olarak kamuya özgülenmiş olduğu halde bilirkişi tarafından davacı murisinin hissesi 4.300,00 m² olarak kabul edilmesi ve güncellemelerin bu hisse miktarına göre yapılması doğru olmadığı gibi, güncellemelerin taşınmazın üçüncü kişiye satışının davacı tarafından öğrenildiği tarih tespit edilip bu tarih esas alınarak yapılması gerektiği ve güncellemenin Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi yerine, enflasyon, mevduat, döviz ve altındaki artış oranlarının ortalaması alınmak suretiyle yapılması ile 170 ada 104 parsel sayılı taşınmazın ihale ile satışı esnasında taşınmaz üzerinden yapılar olduğu anlaşılmış olup bu yapıların bedeli satış bedelinden düşülmeden hesaplama yapıldığından dosya içerisinde yeralan raporlara göre hüküm kurulması mümkün değildir.Bu itibarla yukarıda belirtilen esaslar dahilinde uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak iki bedel arasında davacı taraf aleyhine bir durum meydana gelmişse bu bedele hükmetmek, davacı aleyhine bir fark oluşmadığı taktirde de davanın reddine karar vermek gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a-Davacı murisine ait verasetnamenin denetime olanak verecek şekilde dosya arasında bulundurulmaması,
b-Hükmün gerekçesinde 02.04.2013 havale tarihli ilk bilirkişi raporunun mu yoksa 21.07.2014 havale tarihli ek bilirkişi kurulu raporunun mu hükme esas alındığının denetime olanak verecek şekilde açıkca belirtilmemesi,Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.540,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 2.540,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.