Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2017/6312 E. 2017/24028 K. 01.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6312
KARAR NO : 2017/24028
KARAR TARİHİ : 01.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca BOZULMASI hakkında 18. Hukuk Dairesinden çıkan kararı kapsayan 21/10/2015 gün ve 2015/17657 Esas – 2015/14976 Karar sayılı ilama karşı davacı idare vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Davanın kabulüne dair karar taraf vekillerinin temyizi üzerine kapatılan 18.Hukuk Dairesince bozulmuş, bu karara karşı davacı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, … uyruklu kişilerin Türkiye’deki malları hakkında tasarruf yetkisi Hazineye ait olup hak sahibinin açık kimliği tespit edilemediğinden, kamulaştırma bedelinin ileride çıkacak hak sahibine verilmek üzere talep halinde davalı temsilcisi … hesabına aktarılması gerektiği bu defa yapılan incelemeden anlaşılmakla, davacı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 21/10/2015 gün 2015/17657-Esas ve 2015/14976-Karar sayılı Bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki … ilçesi, … Köyü 85 ve 86 parsel sayılı taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik
ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki tarım müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Mahkemece yapılan 27.08.2013 tarihli keşifte dava konusu taşınmazların içerisinde veya çevresinde su kuyusu, dere yatağı ve su kanalının bulunmadığı, kendi imkanları ile sulanamadığı tespit edildiğinden, taşınmazların değerlendirilmesinde ilçe tarım müdürlüğünden kuru şartlarda münavebe ürünlerinin neler olduğu ve değerlendirme tarihi itibarıyla dekar başına elde edilecek ortalama verim, ayrıntılı üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin verilerin sorularak taşınmazın değerlendirilmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporunda buğday ile birlikte sulu şartlarda yetişen pamuk ve ikinci ürün olarak mısırın münavebe ürünü alınmak suretiyle taşınmazları sulu tarım arazisi olarak değerlendiren bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
2-Aynı kamulaştırma nedeniyle, bu kamulaştırma kapsamında kalan ve dava konusu taşınmazla aynı bölgeden gelip Dairemizce incelenen (… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/407 Esas 2014/296 Karar, Dairenin 2014/10567 Esas- 2014/15008 Karar sayılı dosyası) tespit ve tescil davalarında %20 oranında objektif artış verilmesi benimsenmiş ve bu yönü ile mahkeme kararları bozulmuş olup dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporlarında yazılı özellikleri gözönünde bulundurulduğunda taşınmazın değerinde %20 oranında objektif değer artışına neden olabileceği dikkate alınmadan karar verilmesi,
3-Yabancı uyruklu olması sebebiyle hak sahibinin açık kimliğinin tespit edilemediği anlaşılmakla, kamulaştırma bedelinin Kamulaştırma Kanununun 10/8. ve 10/10. Maddesi gereğince ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere talep halinde davalı temsilcisi Maliye Hazinesi hesaplarına aktarılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı idareden peşin alınan karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 01/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.