Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2017/30512 E. 2019/890 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/30512
KARAR NO : 2019/890
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi ve kal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, el atmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Mahkemece elatmanın önlenmesi, ve kal talepleri yönünden davanın reddine, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; her ne kadar davacının arazisi üzerinden geçirilen …… nakil hattı bütün olarak bir tesis niteliğinde olduğu bu itibarla el atma tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 653. maddesinin son fıkrasına göre idare lehine davacı taşınmazı üzerinde irtifak hakkı kurulmuş sayılacağından idarenin o taşınmaza müdahalesinin önlenmesi istenmeyip sadece irtifak hakkı karşılığı ve bedeli tazminat olarak istenilebileceği yönünden dairemiz kararları var ise de;
16.05.1956 gün 1-6 esas ve karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan şahıs, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açılabileceği gibi bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmazın değerinin tahsili davası da açabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.01.1994 gün ve 1-386/25 sayılı kararında açıklandığı üzere 743 sayılı Yasanın 653. maddesinde açıkça belirtildiği gibi, irtifak sözleşmesine konu edilen mecra açıkta tesis olunmuş ise, bu takdirde (sözleşmenin yapılması) ve mecranın açıktan geçirilmesiyle irtifak hakkı doğmuş olacaktır. Bu hüküm açıktan geçen mecralarda görülebilirliğin, tapu aleniyet fonksiyonunun yerini tutabileceği görüşünden kaynaklanmaktadır, Ancak hemen ve özellikle belirtilmek gerekir ki, mecra irtifakının tescilsiz iktisabına imkan veren bu istisnai hükümle, hakkın dayanağını teşkil eden mecra irtifakı sözleşmesi veya hakka sebep teşkil eden bir diğer hukuki işlemin usulünce düzenlenmesi gerçeği bertaraf edilmiş değildir. Aksi halde, mecra irtifakının doğduğu kabul olunamaz ve taşınmazın maliki M.K.un 618. maddesi uyarınca tecavüzün men’ini dava edebilir. Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 08.12.1978 gün 1/592 esas 1077 karar sayılı ilamında da aynen vurgulanmıştır.
Temyize konu bu davada, davalı ile davacı arasında bir mecra irtifak sözleşmesinin bulunmadığı ihtilafsızdır. Hal böyle olunca, davalının, davacıya ait araziden ve açıktan geçirdiği mecra üzerindeki bir hakkı doğduğu ileri sürülemez. Öyle ise, davacı M.K.’un 618. maddesi hükmünden yararlanmak suretiyle davalının tecavüzünün men’ine karar verilmesini talep edebilir; yerel mahkemece de yasa hükümlerine uygun olarak istek doğrultusunda karar verilmelidir.
Bu itibarla müdahalenin meni davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davacının men talebinin reddine, yazılı gerekçeler ile kamulaştırmasız el atma bedeline hükmedilmesi
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının ………ye irad kaydedilmesine, 23/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.