Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2017/22713 E. 2017/24070 K. 01.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/22713
KARAR NO : 2017/24070
KARAR TARİHİ : 01.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca BOZULMASI hakkında 18.Hukuk Dairesinden çıkan kararı kapsayan 17/10/2016 gün ve 2016/9432 Esas – 2016/11435 Karar sayılı ilama karşı taraf vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:

-K A R A R-

4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkin davanın kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Kapatılan 18. Hukuk Dairesince bozulmuş, bu karara karşı taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
a-) Yargıtay uygulamalarına göre arazi niteliğindeki bir taşınmazın değeri belirlenirken daha önceki yıllara ilişkin olarak (5 yıl) normal koşullarda Tarım İlçe Müdürlüğünce tespit edilen verim miktarlarının ortalamasının dikkate alınması gerekir. Verim miktarlarının geçmiş yıllara oranla bir yılda bu denli değişip azalmış olmasının olağan kabulü mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece 2013 yılında … İlçesinde olağandışı durumlar nedeniyle verim düşüklüğü olduğundan bahisle indirim yapılmadan taşınmazın ekonomik olarak değer ifade eden ilk ürün olan yaş üzümün, zeytinin ve kirazın normal veriminin alındığı yıllar ortalamasına göre bedelinin tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca üzümde işleme tabi tutulduktan sonra elde edilen kuru üzüme ait dekara verim miktarlarında indirim yapılarak değer biçen rapora göre bedel tespit edildiği,
b-) Sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazların özellikleri dikkate alınarak kapitalizasyon faiz oranının % 4 oranında kabulü ile buna göre hesaplama yapılması gerekirken, % 5 oranında alınmak suretiyle aza hükmedildiği,
c-) Türkiye ortalamasına göre üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ünden fazla olamayacağını gözetmeden hesap yapan bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulduğu,
d-) Dava konusu taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak, tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun % 300 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre eksik bedel tespit edildiği,
e-) Tespit edilen bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin dolduğu tarihi takip eden 12.08.2013 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerektiği halde, faiz başlangıç tarihi hüküm fıkrasında açıkça gösterilmeyerek infazda tereddüde yol açıldığı,
Bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından;
Kapatılan 18. Hukuk Dairesi’nin 2016/9432 Esas, 2016/11435 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Kapama zeytin bahçesi niteliğindeki Yukarımahalle Mahallesi 76 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, kapama kiraz bahçesi niteliğindeki Aşağımahalle Mahallesi 177 ada 6 parsel sayılı taşınmazın, kapama bağ niteliğindeki 177 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ve kısmen kapama zeytin bahçesi, kısmen kapama bağ niteliğindeki 177 ada 23 parsel sayılı taşınmazın zeminine gelir metoduna göre değer biçilmesi yöntem itibariyle doğru olduğu gibi, üzerinde bulunan yapılara niteliğine değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-)Yargıtay uygulamalarına göre arazi niteliğindeki bir taşınmazın değeri belirlenirken daha önceki yıllara ilişkin olarak (5 yıl) normal koşullarda Tarım İlçe Müdürlüğünce tespit edilen verim miktarlarının ortalamasının dikkate alınması gerekir. Verim miktarlarının geçmiş yıllara oranla bir yılda bu denli değişip azalmış olmasının olağan kabulü mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece 2013 yılında … İlçesinde olağandışı durumlar nedeniyle verim düşüklüğü olduğundan bahisle indirim yapılmadan taşınmazın ekonomik olarak değer ifade eden ilk ürün olan yaş üzümün, zeytinin ve kirazın normal veriminin alındığı yıllar ortalamasına göre bedelinin tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca üzümde işleme tabi tutulduktan sonra elde edilen kuru üzüme ait dekara verim miktarlarında indirim yapılarak değer biçen rapora göre bedel tespit edilmesi,
2-) Sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazların özellikleri dikkate alınarak kapitalizasyon faiz oranının % 4 oranında kabulü ile buna göre hesaplama yapılması gerekirken, % 5 oranında alınmak suretiyle aza hükmedilmesi,
3-) Türkiye ortalamasına göre üretim masraflarının brüt gelirin 1/3’ünden fazla olamayacağının düşünülmemesi,
4-) Dava konusu taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak, tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun % 300 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre eksik bedel tespiti,
5-) Dava konusu 76 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, 177 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ve 177 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kullanım amacı, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında kamulaştırmadan arta kalan bölümlerinde herhangi bir değer kaybı olmayacağı gözetilmeden, kalan alanın bir kısmı için değer azalışı hesaplayan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi,
6-) Tespit edilen bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin dolduğu tarihi takip eden 12.08.2013 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerektiği halde, faiz başlangıç tarihi hüküm fıkrasında açıkça gösterilmeyerek infazda tereddüde yol açılması,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcı ile karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Haziney irad kaydedilmesine, 01/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.