Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2017/1211 E. 2017/21854 K. 11.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1211
KARAR NO : 2017/21854
KARAR TARİHİ : 11.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
2-…

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın … adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalılardan … vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş ise de dosyada davetiye gideri bulunmadığından duruşma isteminin reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın … adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiş; süresinde yapılmayan temyiz başvuru dilekçesinin mahkemece reddine dair verilen ek karar, süresinde … vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede; Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri
adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” denildiği, Tebligat Kanunu’nun 23.maddesinin 7.bendinde ”21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin,” tebligat mazbatasına yazılmasının emredildiği, Tebligat Yönetmeliği’nin 35.maddesinin (f) bendinde ise; ”30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığı, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin,” tebligat mazbatasına yazılacağı hüküm altına alınmıştır.
…’e gerekçeli karar “Adres kapalı. Tebliğ evrakı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre mahalle muhtarı Mustafa Karaçor imzasına tebliğ edilerek iki nolu haber kağıdı kapıya asıldı” kaydı ile 13.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, tebligat parçasında muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının belirlenmediği ve muhatabın tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin belirtilmediği, beyanda bulunan ve aynı zamanda haber verilen komşunun açık kimliğinin gösterilmediği anlaşılmaktadır. Tebliğ işlemi bu haliyle Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği’nin 30. ve 35. maddeleri koşullarına göre usulüne uygun değildir.
Bu durumda; tebliğ tarihi öğrenme tarihi olup, temyiz sürede olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 17.02.2015 günlü ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın … adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan Ali Rıza Gözüküçük vekilince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki 107 ada 121 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden, davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değeri belirlenirken Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre % 5 oranında kapitalizasyon faizi uygulanması gerekirken, bu oranın % 6 olarak kabulü ile az bedel tespiti,
2-Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan 16.12.2014 tarihli fen raporunda a, c ve d ile gösterilen kısımların yüzölçümü ve geometrik durumu nazara alındığında, bu bölümde değer azalışı olacağı gözetilmeden, yazılı şekilde, değer kaybı verilmeyerek aza hükmedilmesi,
3-Dava konusu taşınmaza yalnız buğday ve buğday samanı münavebesi uygulanarak değer biçilmiş ise de yörede yaygın olarak uygulanan münavebe ürünleri sorulup değer biçilmesi gerekirken yazılı şekilde mevcut bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı …’ün vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 11/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.