Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2016/1522 E. 2016/8303 K. 21.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1522
KARAR NO : 2016/8303
KARAR TARİHİ : 21.04.2016

NUMARASI : 2014/558-2014/914

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davacı idare vekili ile davalı yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1)Taşınmazın belediye mücavir alanı içinde ve Kasımlar Mahallesi yerleşim alanında bulunduğu anlaşılmış olup, bilirkişi raporları ile belirlenen özelliklerine göre, dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir.
Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11.maddesinin 1.fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Acele el koyma kararı ile belirlenen bedelin mahsubundan sonra kalan fark bedele 12.11.2014 tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için faiz yürütülmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde bitiş tarihi belirtilmeden faiz uygulanması,
Doğru görülmemiştir.
Davacı idare vekili ile davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.