YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9284
KARAR NO : 2015/15295
KARAR TARİHİ : 28.09.2015
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2014
NUMARASI : 2012/804-2014/570
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca, inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu edilen 499 ada 29 parsel sayılı taşınmazın yargılama devam ederken 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutularak , yeni imar parsellerine şuyulandırıldığı ancak, söz konusu imar uygulamasının İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine kadastral parsellere geri dönüşün sağlandığı ve taşınmaza kaldırm yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmış olup mahkemece kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Her ne kadar, dava konusu taşınmazın 143,96 metrekarelik kısmına kaldırım yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı kabul edilerek tazminata hükmedilmiş ise de, taşınmazın başka paydaşları tarafından Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılıp 2008/625 Esas sayılı dosya üzerinden görülüp kesinleşen davada fiilen el atılan alanın 110,11 metrekare olduğu ve eldeki dava dosyasında ölçüm hatası yapıldığı tespit edilmiştir.
Bu durumda dava konusu taşınmazın fiilen el atılan alanı ile ilgili olarak yukarıda belirtilen çelişkinin giderilmesi için, mahallinde refakate resen alınacak fen bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılarak yol ve kaldırım olarak kullanılan kısımların kesin olarak saptanması ve bozma öncesi alınan fen bilirkişi raporunun hatalı olduğunun tespit edilmesi halinde bu durumun davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.