Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2015/875 E. 2015/13207 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/875
KARAR NO : 2015/13207
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : Nizip 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/05/2014
NUMARASI : 2013/470-2014/234

Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17 ve 18. maddesine dayanan, taşınmazın kamulaştırılmasına ve bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17 ve 18. maddesine dayanan, taşınmazın kamulaştırılmasına ve bedelinin tahsiline ilişkindir.
Mahkemece davanın,2942 sayılı kanunun 12. maddesi koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede; dava konusu taşınmaza ulaşımın mümkün olduğu, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma imkanının kısıtlanmadığı, taşınmazın Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 18. maddesi uyarınca Birecik baraj gölü 700 m lik kısa mesafeli koruma alanında kaldığı, ancak taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.
Bu itibarla; taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığından ve husumet hususunun da idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 18. maddesi uyarınca açılan davaya bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu gözetilerek bu talep bakımından dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru değilse de sonucu itibariyle davanın reddine karar verildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Bu nedenle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
A) 1 nolu bendindeki ( Davanın ) kelimelerinden sonra ( REDDİNE) kelimelerinden önce gelmek üzere ( yargı yolu caiz olmadığından USULDEN) kelimelerinin yazılmasına,
B) 3 nolu bendinin hükümden çıkarılmasına yerine ( Yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine )
C) 4 nolu bendinin hükümden çıkarılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 10.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.