Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2015/21283 E. 2016/417 K. 20.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21283
KARAR NO : 2016/417
KARAR TARİHİ : 20.01.2016

MAHKEMESİ : Erciş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2011/721-2013/1016

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlardan 752 parsel sayılı taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak;
1-Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmaz malların geldiği kök parsellerin, davalı idarece, 12/1987 tarih, 380 sayılı kamu yararı kararına dayanarak kamulaştırılmasına karar verildiği, kıymet takdirinin yapılıp, dava dışı bir kısım malikle anlaşmak suretiyle tapuda tescil yapıldığı, kamulaştırma tarihinde, davacıların murisi Sait Görer’ in de taşınmazlarda payı olduğu, kök parsellerden 341 ve 226 parsel sayılı taşınmazlarda kamulaştırma evrakının Sait Görer adına tebliğe çıkarılıp, sırasıyla 30.09.1985 ve 26.05.1993 tarihlerinde tebliğ edildiğine dair şerh mevcut ise de adı geçenin tebligat tarihinden önce 10.10.1979 da vefat ettiği, tüm parseller yönünden davacılara kamulaştırma evrakının tebliğine ilişkin bilgi ve belge sunulamadığı anlaşılmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13. ve 25. maddeleri gereğince kamulaştırma işlemi mal sahibi için noterden yapılan tebligatla başlar.
Davacılara usulüne uygun tebligat yapılmadığından geçerli bir kamulaştırma işleminden söz etmek mümkün değildir.
Bu nedenle dava konusu 748, 734, 736, 753, 755, 739, 741, 756, 758, 744, 746, 767, 769, 771 parsel sayılı taşınmazlar yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,
2) 751 parsel sayılı taşınmaz, dava konusu olduğu ve hakkında da yukarıda değinilen şekilde, geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığına göre, bu taşınmaza ilişkin işin esasına girilip yargılamanın sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, söz konusu taşınmaz hakkında olumlu, olumsuz bir hüküm kurulmaması,
3) Dava konusu taşınmazlardan 184, 154 ve 226 parsel sayılı taşınmazların konumu, bilirkişi raporunda yazılı özellikleri değerlendirildiğinde m² birim değerine uygulanacak objektif değer artış oranının % 100’ü geçemeyeceği düşünülmeden daha fazla oranda objektif değer artışı uygulanması suretiyle fazla bedele hükmedilmesi,
4) Dava konusu 752 parsel sayılı taşınmaz bakımından hükmedilen ecrimisilin hesaplanan her yıl için, o yıl fiyat ve maliyet değerleri üzerinden belirlenmesi gerekirken tüm yıllar için 2011 yılı verileri esas alınıp, ecrimisil bedeli tespit eden rapora göre hüküm kurulması,
5) Dava konusu 752 parsel sayılı taşınmazda davacılardan başka paydaşlar bulunduğu dikkate alındığında, davacıların payları oranında bedelin belirlenip, talep miktarına göre davacılara ödenmesine ve davacıların payları oranında tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken, tam bedel üzerinden ancak talep miktarı ile bağlı olarak, davacıların payları oranında ödenmesine ve el atılan alanın tamamının davalı idare adına tesciline karar verilmesi,
6)Davacılardan Zikri Görer ve Mehmet Dilaver Gülsever’in gerekçeli karar başlığında adının yazılmaması,
Doğru olmadığı gibi,
7)13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;
6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesiyle Anayasanın 2. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden,

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden açıklanan nedenlerle hükmün H.U.M.K 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.