YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14815
KARAR NO : 2016/3085
KARAR TARİHİ : 22.02.2016
MAHKEMESİ : Sorgun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2013/21-2014/103
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedel tespit edilmişse de, alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak alınan taşınmaz da imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli olduğundan emsal karşılaştırması yapılarak bulunan bedelden düzenleme ortaklık payı indirilmemesi gerektiği gözetilmeden, bu yönde indirim yapıldığı gibi, dava konusu ve emsal taşınmazların emlak vergisine esas metrekare bedelleri ilgili Belediye Başkanlığından getirilip, denetlenmeden karar verildiğinden rapor geçerli değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan mesafesini de gösterir krokisi fen bilirkişisine işaretlettirilip, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dosya içerisinde bulunan Belediye Başkanlığı yazı cevabına göre, dava konusu taşınmazın el atmadan arta kalan ve fen bilirkişi raporunda C harfi ile gösterilen 340,92 m² bölümde değer kaybı olduğu anlaşıldığından, bu değer kaybı oranı konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Davanın niteliği gereği dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde faize karar verilmesi,
Doğru olmadığı gibi,
4-13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;
6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden,
Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 11/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.