Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2015/13986 E. 2015/21052 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13986
KARAR NO : 2015/21052
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

MAHKEMESİ : Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2013
NUMARASI : 2012/221-2013/135

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş ise de; duruşma isteminin reddi ile incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek, belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından, usulüne uygun yapılan tebligatla başlar.
Kendisine usulüne uygun kamulaştırma tebligatı yapılmamış kişi açısından kamulaştırma işlemi başlamayacağından bu kişiye ait taşınmazın Kamulaştırma Kanununun 17. maddesine istinaden daha önce tescil kararı verilmesi de dava açılmasına engel teşkil etmez. 13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararının 14.09.2015 günü yürürlüğe girmesi ile; 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7. maddesinin iptal edildiği anlaşılmakla bu maddenin uygulanması da mümkün değildir.
Bu itibarla;
1) Dosya kapsamındaki, tapulama tutanağı, kamulaştırma evrakı, noter tebliğ mazbataları ile tüm bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın 26.07.1968 tarihinde adına kadastroca tespit edildiği, Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.04.1972 tarihli 1972/53 Esas 1972/ 43 sayılı karar fotokopisine göre taşınmazın davalı idare adına tesciline, karar verildiği, karara ilişkin dosyanın zayi olduğundan temin edilemediği, taşınmazın tapuda halen davacılar adına kayıtlı olduğu, kamulaştırma evrakının tebliğine ilişkin olarak dosya arasına celbedilen tebliğ mazbatalarında tebligatın, 28.03.1978 tarihinde ve ı’ nın “zatına” yapıldığı belirtilmiş ise de her iki tebligat üzerindeki imzaların açıkça aynı imza olduğunun anlaşıldığı, ancak imzanın hangi şahsa ait olduğunun anlaşılamadığı gibi, davacı vekilinin dosyaya, imza yönünden delil olmak üzere sunduğu, başka amaçla düzenlenen tapu senedinden ‘un kök 12 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini 1977 tarihinde sattığı ve bu sırada kaşe ve parmak izi kullandığı görülmüştür.
Taşınmaz maliklerine kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair bir bilgi ve belgeye dosyada rastlanmamıştır.
Dava konusu taşınmazın, diğer maliki olan ‘ a ilişkin kamulaştırma evrakının ise oğlu imzasına tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece;
1) Dava konusu taşınmazın geldiği kök tapu olan 12 parsel sayılı taşınmazın ilk oluşumundan bu yana, tapu kayıtları getirtilerek dava konusu taşınmazın şimdiki maliki olan davacılara gelene kadar tapuda gördüğü tüm işlemleri ifade eden tedavüllü tapu kayıtlarının tapu müdürlüğünden açıklayıcı bilgi ile birlikte istenip davacılarla bağlarını sağlayan veraset ilamı vs. tüm bilgi ve belgeler temin edildikten sonra kök tapu maliki ‘dan gelen hisseler bakımından geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından ve bakımından ise 28.03.1978 tarihinde yapılan tebligatın geçerli olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile ret kararı verilmesi,
2)Kök tapu maliklerinden bakımından ise; kamulaştırma tebligatının imzasına yapıldığı 28.03.1978 tarihinde, oğlu olduğu belirtilen ile aynı çatı altında yaşayıp yaşamadığının tespit edildikten sonra aynı çatı altında yaşadığının anlaşılması halinde geçerli tebligat bulunduğundan şimdiki gibi; aynı çatı altında yaşamadığının anlaşılması halinde ise bu malikten gelen hisse bakımından da geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığından işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle ret kararı verilmesi,
3)Ayrıca; dava konusu taşınmazın toplulaştırma işlemleri sonuçlanıp yeni tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşıldığından, ihbar olunan ‘nün davalı olarak davaya dahil edilip, dava konusu taşınmazın niteliğine göre seçilecek bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılıp, el atılan bölüm toplulaştırma sonucu oluşan ve kesinleşen yeni tapu kayıtlarına göre kamu kesintisi olarak ayrılan kısımda kalıyorsa bu bölüm yönünden davanın reddine; yapılan toplulaştırma sonucunda davacılar adına yeni oluşan tapu kaydı kapsamındaki bölüme el atılmışsa bu bölüm bedelinin fiilen el atan davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 18/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.