Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2014/5547 E. 2014/17285 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5547
KARAR NO : 2014/17285
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2012/335-2013/479

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak ayrılan dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden hükmün yukarda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.