Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2014/25634 E. 2015/8016 K. 15.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25634
KARAR NO : 2015/8016
KARAR TARİHİ : 15.04.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Taşınmaz üzerindeki yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, üzerindeki ağaçlara ise maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de; taşınmazın zemin bedeli yönünden rapor geçersizdir. Şöyle ki;
1)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında da kıyasen uygulanır. Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların değerinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükmes esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, incelenen emsallerin tapuda gösterilen satış bedellerinin gerçek değeri yansıtmadığı belirtilerek soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu

getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Dava konusu taşınmazın el atmadan arta kalan bölümü üzerinde bulunan evlerin hangi nedenlerle ve ne ölçüde kullanılamaz hale geldiği, yanından yol geçmesi nedeniyle konut dışında başka bir amaç için kullanılabileceği de nazara alınarak yapıda değer düşüklüğü olup olmadığının yeniden belirlenmesi, sonuçta değer kaybı olacağının kabulü halinde bunun oranı belirlendikten sonra, resmi birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı da düşülerek yapı değeri bulunup, bu bedele değer düşüklüğü oranı uygulanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde evlerin değerinde toplam maktuen 15.000,00-TL’lik değer azalışı olacağı belirtilerek hesap yapan rapora göre hüküm kurulması,
3)Dava konusu parsel üzerinde 176 parsel lehine geçit hakkı bulunması nedeniyle değer kaybı verilip hesaplamada dikkate alınması gerekirken, bu yönteme uyulmadan hesaplama yapan rapora göre hüküm kurulması,
4)Davacı dava konusu taşınmazda hissedar olduğu halde gerekçesi açıklanmadan tam paya göre hüküm kurulması,
5)Mahkemece hüküm altına alınan bedele değerlendirme tarihi olan dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde el atma tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi,
6)Davalı idare harçtan muaf olduğundan davacı tarafça yatırılan peşin harç ve ıslah harcının yatırana iadesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, davacıdan harç tahsiline ilişkin hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.