Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2014/16695 E. 2015/2084 K. 12.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16695
KARAR NO : 2015/2084
KARAR TARİHİ : 12.02.2015

MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2014
NUMARASI : 2013/107-2014/157

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Dava konusu taşınmazlardan 774 ve 773 parseller üzerindeki ağaç bedellerine hükmedilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; bu parsellerin zemin bedelleri açısından alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1- Dosyadaki kanıt ve belgelere göre, dava konusu 773 ve 774 parsel numaralı taşınmaz arsa niteliğinde olduğu halde, mahkemece taşınmazlara tarım arazisi olarak değer belirleyen rapora göre hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsaların değerinin kamulaştırma gönünden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Dava konusu taşınmazlardan 108 ve 805 parsellere değer biçen 20/06/2012,04/09/2012 tarihli ve 31/01/2013 havale tarihli raporlarda ayrıca idare ile davalılar arasında düzenlenen “anlaşmazlık tutanaklarında” farkı m2 değerleri tespit edildiğinden, bu değerler arasındaki çelişkinin giderilmesi için ek rapor alınarak; ek rapor ile çelişkinin giderilememesi halinde ise taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için 1. bozma bendindeki ayrıntılarda gözetilerek yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
3- Dava konsu 108 parsel açısından; Aynı köyde bulunan bitişik 109 parsel sayılı taşınmaz için açılan davada Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/186 esas, 2014/155 sayılı kararıyla Nisan 2012
Dava konsu 805 parsel açısından;aynı köyde bulunan yolun karşısındaki komşu 82 parsel sayılı taşınmaz için açılan davada Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/224 esas, 2014/21 sayılı kararıyla Nisan 2012 itibari ile 578-TL metrekare birim fiyatı belirlenmiş ve bu fiyat da Dairemiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Bu itibarla dava konusu 108 ve 805 parseller ile bahsedilen dosyalardaki taşınmazların Şehir halihazır haritasında konumları işaretlettirelerek, hem birbirlerine ve hem de en yakın yerleşim birimlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, olan uzaklıkları belirlenip işaretlettirildikten sonra,numarası belirtilen dosyadaki bedellerden ayrılma nedeni hususunda bilirkişi kurulundan rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
4-Dava konusu 805 parselin kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü ve geometrik durumunun gözetildiğinde tüm bedeline hükmedilmesi gerekirken % 80 değer azalışı uygulayan bilirkişi kurulu raporuna göre eksik bedele hükmedilmesi,
5-Davalılar F.. E.. ve A.. A..’ın da 805 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi oldukları gözetilmeden sadece davalı S.. L.. payını hesaplan bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak eksik bedele hükmedilmesi,
6-Dava konusu 108 ve 805 parsel numaralı taşınmazlar üzerindeki yapı ve ağaç bedellerine hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden eksik bedele hükmedilmesi,
7-Dava konusu taşınmazlardaki haciz ve ipotek şerhlerinin hükmedilen bedellere yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
8-773 parselin kamulaştırmaya konu kısmının yüzölçümü hükümde belirtilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde terkin hükmü kurulması,
9-Dava tarihinin karar başlığında hatalı yazılması,
Kabule göre de;
10-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, dava tarihinden sonra açılan acele el koyma dosyasında bloke edilen bedellere acele el koyma bedelinin bloke edildiği tarihe kadar yasal faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve tüm kamulaştırma bedelleri acele el koyma dosyalarında bloke edildiğinden bakiye bedel kalmadığı halde acele el koyma dosyasında yatrılan bedellerden bakiye kalan miktarlar varmış gibi infazda tereddüt oluşturacak şekilde bu miktarlarada karar tarihine kadar faize hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.