YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24348
KARAR NO : 2014/9133
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı Hazine vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 10.02.1953 tarihinde tapulama çalışmaları sonucu tapuya tescil edildiği, davacının bu yeri 28.02.2006’da satın aldığı, daha sonra yapılan inceleme sonucunda dava konusu taşınmazın tamamının 10.11.1952 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında oluşturulan ve tapuya tescil edilen Bayındır Köyü, 52 parselin içinde kaldığı, 343 parsel sayılı dava konusu taşınmaza ait oluşan mükerrer tapu kaydının Kadastro Kanununun 22 ve Medeni Kanununun 1026 maddeleri gereğince 24.06.2010’da terkin edildiği anlaşılmıştır.
Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK.’nun 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işleminden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK.’nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerektiği muhakkak olup, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 30.06.2010 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, soyut ifadelerle piyasa rayiçlerine göre değer biçen rapora göre eksik inceleme sonucu karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.