Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2012/13860 E. 2012/18149 K. 02.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13860
KARAR NO : 2012/18149
KARAR TARİHİ : 02.10.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen kesin sürede keşif masrafı karşılanmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2004 tarih, 2004/9-512 esas, 2004/464 karar sayılı kararında; “Hukuk Genel Kurulunun 26.02.1975 tarih 1972/1-1273 esas, 1975/258 karar; 18.02.1983 tarih 1980/1-1284 esas, 1983/141 karar; 30.12.1992 tarih 1992/16-666 esas, 1992/69 karar; 01.05.2002 tarih 2002/20-393 esas, 2002/337 karar; 12.06.2002 tarih 2002/2473 esas, 2002/483 karar; 07.05.2003 tarih 2003/11-319 esas, 2003/335 karar sayılı ilamlarında da açıkça vurgulandığı üzere; mahkemelerin gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin hak düşürücü ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması ve sonuçlarının sıfatı ne olursa olsun ilgilisine bildirilmesi zorunludur.” denilerek kesin sürenin geçerlilik koşulları belirlenmiştir.
29.04.2011 tarihli oturumda her bir kalem açıklanmak suretiyle toplam keşif masrafı belirtilerek 20 günlük kesin süre verilmiş ise de; kesin süre içinde keşif giderlerinin yatırılmamasının sonuçları açıkça gösterilerek bu nedenle davanın reddedileceği izah edilip bu husus karar metnine yazılmadığından, ihtarat usulüne uygun yapılmamış olmakla, kesin süreye dayanılarak davanın reddi doğru değildir.
Öte yandan, dosyada bulunan bilirkişi raporunda arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine emsal karşılaştırması yapılmadan yasa hükümlerine aykırı olarak piyasa rayicine göre değer biçildiğinden bu rapora göre karar verilemez.
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine,02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.