YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7470
KARAR NO : 2023/10337
KARAR TARİHİ : 26.10.2023
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SAYISI : 2021/4835 Değişik iş
SUÇLAR : Zimmet, görevi kötüye kullanma
İNCELEME KONUSU KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara vaki itirazın reddi
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Keşan Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.09.2021 tarihli ve 2017/731 Soruşturma, 2021/2027 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair Kararına vaki itirazın reddine ilişkin merci … 1. Sulh Ceza Hakimliğinin, 06.10.2021 tarihli ve 2021/4835 Değişik iş sayılı Kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 06.10.2021’de kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.05.2023
tarihli evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.07.2023 tarihli ve KYB-2023/60254 sayılı yazısı ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.07.2023 tarihli ve KYB-2023/60254 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin şikayetinde, Esetçe 2. Grubu Köyleri İçme ve Kullanma Suyu Birliğinin 08.08.2016 tarihine kadar avukatlığını yaptığını, birliğin girmiş olduğu ceza davalarından ötürü kendisine ödemekle yükümlü olunan vekalet ücretlerinin ödenmemesi üzerine birlik hakkında Keşan İcra Müdürlüğünün 2015/343 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, birliği takibe itiraz ettiğini, bunun üzerine itirazın iptali davası açtığını, bu davasının Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/65 esas, 2016/48 sayılı kararı ile kabul edilerek lehine sonuçlandığını, Keşan İcra Müdürlüğünün 2015/343 esas sayılı dosyası üzerinden birliğin Ziraat Bankası Keşan şubesinde bulunan hesaplarına haciz koydurduğunu, birliğin 45415175-5001 numaralı hesabında para olmadığını, yönetmelik maddelerine göre birliğin yaptığı tahsilatları günlük olarak mesai saati sonuna kadar bankaya yatırması gerektiğini, buna aykırı davranışların zimmet ve görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağını, 07.11.2016 tarihinde birliğin karar defterinin 281. sayfasında 25 numaralı karar ile birlik tahsilatlarını birlik banka hesabına yatırılmaması yönünde karar alındığını öğrendiğini, bu kararın sebebinin de kendisine ödenmesi gereken vekalet ücretlerinin tahsil edilmesini engellemek olduğunu, birlik tahsildarı … tarafından yapılan tahsilatların günlük olarak birlik başkanı …’a teslim edildiğini, tüm tahsilatların o tarihten itibaren …’ın uhdesinde olduğunu tespit ettiğini, başkan …’dan ayrı olarak şikayetçi olduğu üyelerin de bu karara imza attıklarını öğrendiği şeklinde iddia edilen olayda, Keşan Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüphelilerin birliği koruma amaçlı hareket ettikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; 11.06.2018 tarihli hesap uzmanı bilirkişi tarafından verilen raporda şüpheli …’ın 14.556,55 Türk lirası tutarında parayı uhdesinde tuttuğunun tespit edildiği, 11.09.2018 tarihli tasfiye kurulu raporunda kasada olması gereken 30.905,63 Türk lirası nakit paranın bulunmadığının belirtildiği, …’in 18.08.2021 tarihli bilgi sahibi olarak alınan beyanında, şüpheliler tarafından imzalanan encümen kararı doğrultusunda anılan paraları bankaya yatırmak yerine birlik başkanına teslim ettiğini belirttiği, şüpheli …’ın alınan beyanında makbuz karşılığı toplanan paraların köylerinin susuz kalmaması için elektrik parası olarak yatırdıklarını belirtmesi karşısında, şüpheliler hakkında delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1.Şikayetçi 22.03.2017 tarihli dilekçesi ile, Esetçe 2. Grubu Köyleri İçme ve Kullanma Suyu Birliği vekili olduğu dönemdeki alacağının tahsili için başlattığı icra takibinin kesinleşmesi üzerine, adı geçen birliğin başkan ve encümen üyeleri olan şüphelilerin 07.11.2016 tarihli encümen kararı ile birlik adına yapılan tahsilatların bankaya yatırılmayıp birlik başkanına teslim edilmesi yönünde yönetmeliğe aykırı karar aldıkları ve bu şekilde zimmet ve görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri iddiası ile şikayette bulunması yine Keşan Kaymakamlığınca 21.09.2018 tarihli ve tasfiye kurulu konulu yazı ile adı geçen birliğin mizanına göre kasada olması gereken 30.905,63 TL’nin bulunmadığının tespit edildiğinin bildirilmesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda Keşan Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.09.2021 tarihli ve 2017/731 Soruşturma, 2021/2027 sayılı Kararı ile atılı suçların unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına, şikayetçinin itirazı üzerine merci … 1. Sulh Ceza Hakimliğinin, 06.10.2021 tarihli ve 2021/4835 Değişik iş sayılı Kararı ile de itirazın reddine karar verilmiştir.
2.5271 sayılı Kanun’un 160 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu belirlenmiştir. Aynı Kanun’un 172 nci maddesi “(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir…”, 173 üncü maddesi“(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir. (3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. (4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir…” hükümlerini içermektedir.
3.Yukarıda yer verilen kanuni düzenlemelerde de belirtildiği üzere Cumhuriyet savcısı, suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açmalı, aksi halde 5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesi gereğince kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermelidir. Karara itiraz edilmesi halinde itirazı inceleyecek olan Sulh Ceza Hakimliğince, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
4.Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; merciince birliğe ait defter, kayıt, belgeler, banka hesap ekstreleri ve tüm dokümanlar kül halinde soruşturma dosyasıyla birlikte konunun uzmanı bilirkişi heyetine tevdi edilerek; şüphelilerin suç tarihlerindeki konumları ve görevleri de açıkça gösterilmek suretiyle kendilerine veya başkalarına haksız bir menfaat temin edip etmedikleri, etmiş iseler miktarın ne olduğu hususlarında ayrıntılı rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre hukuki durumlarının ayrı ayrı takdir ve tayin edilmesi yönünde soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine itirazın reddine karar verildiği anlaşılmakla kanun yararına bozma talebi farklı gerekçeyle yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2…. 1. Sulh Ceza Hakimliğinin, 06.10.2021 tarihli ve 2021/4835 Değişik iş sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli işlemin yapılması için soruşturma dosyasının Mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.10.2023 tarihinde karar verildi.