Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2022/4878 E. 2022/8161 K. 30.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4878
KARAR NO : 2022/8161
KARAR TARİHİ : 30.06.2022

Bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçundan şüpheli … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/14 esasına kayden yürütülen soruşturma sırasında şüphelinin tutuklanmasına dair … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/01/2022 tarihli ve 2022/1 sorgu sayılı kararına karşı şüpheli müdafi tarafından yapılan itirazın, kararın düzeltilmesini gerektirir bir durum bulunmadığından bahisle reddine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3-b maddesi uyarınca itirazın incelenmek üzere … Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ilişkin anılan Hâkimliğin 06/01/2022 tarihli ve 2022/32 Değişik iş sayılı Kararını müteakip, verilen tutuklama kararı yönünden itirazı inceleme görev ve yetkisinin … Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla dosyanın itiraz konusunda bir karar verilmek üzere … Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere … 2. Sulh Ceza Hâkimliğine iadesine dair … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/01/2022 tarihli ve 2022/21 Değişik iş sayılı Kararının;
Her ne kadar … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/01/2022 tarihli ve 2022/21 Değişik iş sayılı Kararı ile; şüpheli …’nın tutuklanmasına dair … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/01/2022 tarihli ve 2022/1 sorgu sayılı kararına karşı şüpheli müdafi tarafından yapılan itirazın, kararın düzeltilmesini gerektirir bir durum bulunmadığından bahisle reddine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268/3-b. maddesi uyarınca itirazın incelenmek üzere … Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ilişkin anılan Hâkimliğin 05/01/2022 tarihli ve 2022/26 Değişik iş sayılı Kararını müteakip, verilen tutuklama kararı yönünden itirazı inceleme görev ve yetkisinin … Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla dosyanın itiraz konusunda bir karar verilmek üzere … Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere … 2. Sulh Ceza Hâkimliğine iadesine karar verilmiş ise de,
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun
‘un; “Ceza mahkemeleri” başlıklı 8. maddesinin “asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleridir.” şeklindeki düzenleme gereğince ceza yargılaması sisteminde Mahkemelerin asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri olduğu, Asliye ceza mahkemesinin, ceza yargılaması sisteminin temel mahkemelerinden biri olduğu, diğer ceza mahkemelerinin görevli olmadığı tüm dava ve işlere asliye ceza mahkemesi bakmakla görevli olduğu, ceza yargılamaları, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi, çocuk mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi gibi mahkemelerde yapılmakta olup ancak, ceza yargılamalarının yapıldığı esas görevli mahkemelerin asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri olduğu, bu iki mahkeme dışındaki diğer tüm ceza mahkemelerinin özel kanunlarla kurulmuş özel mahkemeler olduğu,
4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 2. maddesi ile bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek amacıyla her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde infaz hâkimliği kurulduğu,
4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 6. maddesinin 4. fıkrasının “İnfaz hâkimi, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre inceleme ve işlemlerini yürütür ve kararını verir.” şeklinde,
5. fıkrasının, “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır”,
6. fıkrasının, “İtiraz, infaz hakimliğinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine (…)(1) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz.” şekli düzenlemeleri ihtiva ettiği,
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20/09/2007 tarihli ve 2007/13374 esas, 2007/11682 sayılı ilâmında yer alan ” … Tüm dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. maddesinde, hâkim veya mahkeme kararlarına karşı itirazın süresi içerisinde kararı veren mercie yapılacağı, kararına itiraz edilen hâkim veya mahkemenin itirazı yerinde görüldüğü takdirde kararını düzelteceği, yerinde görmediği takdirde en çok üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie göndereceği, Sulh ceza işleri, Asliye Ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına ait olduğunun belirtilmesi karşısında; Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu 23.01.2001 gün ve 44 sayılı kararı ile müstemirren (ANKARA) 11.Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi olarak yetkilendirilen hâkim tarafından verilen söz konusu (ANKARA) 9.Sulh Ceza Mahkemesi kararına karşı yapılan itirazı inceleme yetkisinin görevli Ağır Ceza Mahkemesine ait bulunduğunun gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. Kanun yararına bozma istemindeki düşünce dosyadaki bilgi ve belgelere göre yerinde görüldüğünden (ANKARA) 9.Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 23.03.2007 gün ve 2007/36 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasası’nın 309.maddesinin 4. fıkrasının (a)bendi uyarınca BOZULMASINA … ” şeklinde yer alan açıklamalar dikkate alındığında,
Dosya kapsamına göre somut olayda, … 2. Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde şüphelinin üzerine atılı hırsızlık suçlaması ile sorgu işlemini gerçekleştiren ve sorgu sonrası şüphelinin tutuklanmasına karar veren hâkim …’un (sic-211063) Adlî Yargı 1. Bölge Hâkimlerinin Müstemir Yetkilerinin Belirlenmesine İlişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 17/07/2020 Tarihli ve 701 Sayılı Kararına karar tarihi itibariyle mevcut … 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi müstemir yetkisinin kaldırılarak … İnfaz Hâkimliği (1/2) müstemir yetkisi verildiği, Kanun yararına bozma incelemesi kapsamında hırsızlık suçu şüphelisi …’nın sorgusunu yaptığı ve sorgunun akabinde şüpheli hakkında tutuklama kararı verdiği, hâkim …’un bu kararı Sulh Ceza Hâkimliği nezdinde verdiği ancak, Sayın hâkimin bu kararları müstemirren donatıldığı infaz hâkimliği unvan ve sıfatıyla verdiği,
Tekrarında bir beis görülmemesi adına 4675 sayılı Kanun’un;
5. fıkrasının, “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır”,
6. fıkrasının, “İtiraz, infaz hâkimliğinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine (…)(1) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz.” şeklindeki düzenlemeleri gereğince sorgu ve tutuklama işlemlerini gerçekleştiren hâkim …’un vermiş olduğu tutuklama kararına yönelik itirazı inceleme görev ve yetkisinin âmir hüküm gereği infaz hakimliğinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine ait bulunduğu, Kaldı ki;
İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 2. maddesinin “İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla infaz hâkimliği kurulabilir. Bu durumda infaz hâkimlikleri numaralandırılır. Müstakilen infaz hâkimliğine atanan hâkimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.” şeklindeki hükmü dikkate alındığında, İnfaz hâkimliği müstemir yetkisine sahip Hâkim …’un Sulh Ceza hâkimliği nezdindeki iş ve işlemlerinde görevlendirilemeyeceği,
Son derece açık bu âmir hüküm karşısında Sayın hâkimin Sulh Ceza hâkimliğinde bir şekilde görevlendirildiği, Adalet Bakanlığının verilerine göre … ilinde 2 tane Sulh Ceza hâkimliğinin halen faal ve hâlihazırda görev yaptığı, yanı sıra 10 tane Asliye Ceza Mahkemesinin kurulu ve faal olduğu, 3 tane Ağır Ceza Mahkemesinin kurulu ve faal olduğu ve nitekim Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yeteri kadar da Sayın üye hâkimlerin hukuki ve fiili bir neden olmadığı düşünüldüğünde yine hâlihazırda görevde oldukları, en önemlisi Sulh Ceza hâkimliklerinin mesaî saatleri içerisinde kendi görev alanları içerisinde görevlerini ifâ ettikleri, mesaî saatleri dışında ise yargılama faaliyetlerini aksatmama adına nöbet usulü ile görevlerini icra ettikleri, bu anlatımla İnfaz hâkimleri başka iş ve mahkemelerde görevlendirilmeyecekse diğer hâkimlik ve Mahkemelerin kadro durumu da dikkate alınarak Sulh Ceza hâkimliklerine yapılacak görevlendirmelerde diğer hâkimlerin görevlendirilmesinin esas olmasının gerekliliğinin de açıklığı karşısında,
Anılan Kanun hükmüne göre başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemeyen infaz hâkimlerinin somut dosya kapsamında olduğu gibi başka hâkimlik ve Mahkemelerde görevlendirilmesi hâlinde verdikleri her türlü kararın, asıl, öz ve kendi müstemir yetkilerine dayalı olarak verilmiş olduğunun kabulünün gerektiği, bununla beraber vermiş oldukları bu kararlara yönelik yasa yolu incelemelerinin de bu meyanda bu kabule paralel bir şekilde işletilmesi ve geliştirilmesinin kaçınılmaz olduğu, somut olay bazında ve muhtemel gelişecek benzer sorun ve anlaşmazlıkların tezahür etmemesi adına yukarıda paylaşılan Yargıtay içtihadı ile desteklendiği şekli ile itiraz incelemesinin Ağır Ceza Mahkemesinde olduğunun kabulünün gerektiği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun olağanüstü Kanun yolu olan Kanun yararına bozma müessesesini düzenleyen “Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.” şeklindeki 309. maddesi gereğince incelemeye konu kararın niteliği itibarıyla somut olayımızda olduğu gibi tutuklama ve güvenlik tedbiri gibi adil yargılanma ve insan hâk ve hürriyetleri kavramlarını oldukça yakından ilgilendiren konularda bu tür merci kararlarının hukuka ve Kanuna uygunluklarının denetlenmesi ancak ve ancak bizatihi Kanun yararına bozma Kanun yolu kapsamında incelenebileceği istisnaî hali de gözetildiğinde,
Diğer taraftan 5271 sayılı Kanun’un “Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işlemler” başlıklı, 21. maddesinin “Bir hâkim veya mahkeme, yetkili olmasa bile, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, yargı çevresi içerisinde gerekli işlemleri yapar.” şeklindeki Ceza Muhakemesi yargılaması anlamında Kanun koyucunun gecikmeye ve aksamaya bir an bile olsa mahal vermeme adına adeta sigorta vazifesine matuf bir işlem gören bu âmir hükmü de göz ardı edilerek, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/01/2022 tarihli, 2022/1 ve 2022/3 sorgu sayılı tutuklama kararlarına karşı yapılan itirazları incelemekle görevli olduğu anlaşılmakla, yazılı şekilde dosyanın vâki itirazı değerlendirmek üzere Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere … 2. Sulh Ceza Hâkimliğine iadesine şeklinde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 06/04/2022 gün ve 94660652-105-45-3378-2022-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte gönderilmekle gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile … 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06/01/2022 tarihli ve 2022/21 Değişik iş sayılı Kararın CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin mercince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 30/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.