Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2021/9714 E. 2023/636 K. 06.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9714
KARAR NO : 2023/636
KARAR TARİHİ : 06.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : İhmali davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Gölhisar Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.09.2013 tarihli ve 2012/607 Soruşturma, 2013/429 Esas, 2013/217 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 257 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Gölhisar Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.02.2015 tarihli ve 2014/3 Esas, 2015/72 sayılı Kararı ile sanık hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafiinin 02.03.2015 havale tarihli temyiz dilekçesi Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından verilen sanığın kusurlu olduğuna dair raporu kabul etmediklerine, …’ın ölümü ile sanığın eylemi arasında illiyet bağı olmadığına, sanığın tıbbın kendisine tanıdığı tüm imkanları yerine getirdiğine, verilen kararın hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.
2.Katılan … vekilleri 07.05.2015 tarihli dilekçe ile eylemin taksirle ölüme sebep olma suçunu oluşturduğunu, sanığın …’ın hastaneye yatışını yapması halinde sonucun daha farklı olacağını belirtmişlerdir.
III. OLAY VE OLGULAR
Tüm dosya kapsamından; ölen …’ın … K1 tipi kapalı cezaevinde tutukluyken 12.07.2012 tarihinde rahatsızlanarak … Devlet Hastanesi acil servisine götürüldüğü ve nöbetçi pratisyen hekim … tarafından gerekli tedavisinin yapılmasından sonra taburcu edildiği, …’ın ağrılarının devam etmesi üzerine 13.07.2012 tarihinde hastaneye götürüldüğü ve nöbetçi pratisyen hekim … tarafından muayenesinin yapıldığı ve tedavisinden sonra taburcu edildiği, rahatsızlığının devam etmesi üzerine 14.07.2012 tarihinde tekrar hastaneye getirildiği ancak müdahalelere rağmen öldüğü, sanık hakkında soruşturma izni alındığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 16.01.2013 tarihli raporunda anamnezinde geçmeyen karın ağrısı bulunan ve ikinci kez acile başvuran hasta için genel cerrahi konsültasyonu istememesi ve yatırılarak takibinin yapılmaması nedeniyle sanığın kusurlu olduğunun belirtildiği, katılanların, sanığın ve tanıkların ifadelerinin alındığı, neticesinde sanık hakkında üzerine atılı suçtan kamu davası açıldığı ve cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için aynı maddenin altıncı fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de; bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliğine veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 ile 24.04.2012 tarihli ve 2011/3-835 Esas, 2012/177 sayılı Kararlarında da açıklandığı üzere, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendinde düzenlenen “giderilmesi gereken zarar” kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu, buna karşın iddiaya konu olayda giderilebilir somut bir zarar isnadı ve tespiti olmadığı gözetilerek, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin uygulanmasına engel sabıkası ve tutanaklara yansımış olumsuz hali bulunmayan ve hakkında 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi gereğince takdiri indirim uygulanan, hapis cezası adli para cezasına çevrilen sanık hakkında, kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin “katılanların zararını gidermemesi nedeniyle şartları oluşmadığından” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmaması,
Sanık hakkında hapis cezası adli para cezasına çevrilirken hüküm fıkrasında adli para cezasına esas alınan tam gün sayısı ile uygulama maddesi olan 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine yer verilmemesi suretiyle aynı Kanun’un 52 nci maddesinin üçüncü fıkrasına ve 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi,
Yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi gereğince, ayrıca, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gölhisar Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.02.2015 tarihli ve 2014/3 Esas, 2015/72 sayılı Kararına yönelik sanık müdafiinin ve katılan … vekillerinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.02.2023 tarihinde karar verildi.