Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2021/7998 E. 2023/1703 K. 27.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7998
KARAR NO : 2023/1703
KARAR TARİHİ : 27.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çivril Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.05.2015 tarihli ve 2013/2459 Soruşturma, 2015/418 Esas, 2015/418 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması 53 üncü maddesi gereği hak yoksunlukları uygulanması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2016 tarihli ve 2015/482 Esas, 2016/284 sayılı Kararı ile sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesi ve 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 10 ay hapis ceza karşılığı 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık, köy ihtiyar heyeti kararlarını köy dışında çalıştığı için akşamları gelip imzaladığını, köy taşınmazlarının satışı hakkında bir bilgisinin olmadığını, kamu zararının sanık Mustafa Çetinkaya tarafından ödendiğini belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde sanığın Seraserli köyü ihtiyar heyeti üyesi olduğu, lojman statüsündeki köye ait binada kalan çoban tarafından kullanılan elektriğin faturasının ihtiyar heyeti kararı ile köy bütçesinden ödendiği, köye ait 3 adet taşınmazın ihale yoluyla satıldığı, ihale bedeli tahsil edilmediği halde tapu devri yapıldığı ve süresinden sonra tahsil edilmesine rağmen gecikme zammının tahsil edilmediği, bu suretle köy tüzel kişiliğinin zarara uğratıldığı iddiasıyla ön inceleme yapıldığı, soruşturma izni verildiği, sanığın ifadesinin alındığı, zarar hususunda bilirkişi raporu düzenlendiği, yapılan soruşturma neticesinde sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı ve cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrasında 19.12.2010 tarihinde yayımlanan 6086 sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6086 sayılı Kanun) birinci maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hapis cezasının alt sınırı 6 ay olarak belirlendiği halde, mahkemece hüküm kurulurken alt sınırdan uzaklaşıldığı şeklinde bir ibareye yer verilmeden ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında 1 yıl hapis cezasına hükmedilmesi,
Sanığın yüklenen suçu bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla işlediği kabul edildiği halde hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması,
Sanık hakkında tayin edilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulama maddeleri olan 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ile adli para cezasına esas alınan tam gün sayısının hüküm fıkrasında gösterilmemesi suretiyle aynı Kanun’un 52 nci maddesinin üçüncü fıkrasına ve 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi,
Yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince, ayrıca, adli para cezasının tamamen infazından itibaren işlemek üzere hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çivril Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2016 tarihli ve 2015/482 Esas, 2016/284 sayılı Kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.02.2023 tarihinde karar verildi.