YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7398
KARAR NO : 2023/1581
KARAR TARİHİ : 22.02.2023
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Yenice (Çanakkale) Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.02.2016 tarihli ve 2015/468 Soruşturma, 2016/37 Esas, 2016/37 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması, 53 üncü maddesi gereği hak yoksunluğu ve 58 inci maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanması talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Yenice (Çanakkale) Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.04.2016 tarihli ve 2016/62 Esas, 2016/84 sayılı Kararı ile sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına ve 58 inci maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafii, objektif cezalandırma şartlarının oluşmadığı ve isnat edilen suçtan beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu sebebiyle kararı temyiz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde Namazgah Köyü muhtarı olarak görev yapan sanığın köy okulunu işgal etmek suretiyle izinsiz ve kira bedeli vermeden burada ikamet ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında; Mahkemece, Milli Eğitim Bakanlığının 16.02.2015 tarihli ve 2015/2 sayılı genelgesi ile kapalı köy ilkokullarıyla ilgili bir işlem yapılmamasının istendiği, Namazgah Köyü İlkokulu tapu kaydı örneği incelendiğinde bakanlığın izni olmadıkça bu parsel üzerinde “herhangi bir işlem yapılamaz” şeklinde şerh olduğu, buna rağmen köy okulunun sanık tarafından tadilat yapılarak ikametgah olarak kullanılmaya başlandığı, bu dönemde gerekli izinleri almayan ve kira bedeli ödemeyerek kendisine menfaat sağlayan, eylemini de ikrar eden sanığın icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Sanık müdafiinin objektif cezalandırma şartının gerçekleşmediği ve beraat kararı verilmesi gerekirken aksi kanaatle sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği sebebine dayanan temyiz isteğinin yapılan değerlendirmesinde; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşılmakla, her ne kadar kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında uygulama fıkrası olan 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrasına yer verilmemiş ise de; iddia, kabul ve uygulama karşısında anılan noksanlık mahallinde ilavesi olanaklı eksiklik olarak kabul edilmiş, yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin beşinci fıkrasının uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması ise aleyhe temyiz isteği bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yenice (Çanakkale) Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.04.2016 tarihli ve 2016/62 Esas, 2016/84 sayılı Kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden eleştirilen hususlar dışında herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
22.02.2023 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257 nci maddesi; “(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Hükmünü içermekte olup maddenin her iki fıkrasında yer alan “kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında” şeklindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere görevi kötüye kullanma suçu, genel, tali ve tamamlayıcı bir suçtur. Bu kapsamda, kamu görevlisinin görevinin gerekleriyle bağdaşmayan fiili başka bir suçu oluşturmadığı takdirde görevi kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Madde metninde yer alan “kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında” ifadesi ile ayrıca suç olarak tanımlanan suçu düzenleyen norma ilişkin bir sınırlama yapılmamıştır. Başka bir anlatımla, kamu görevlisinin görevini belirli bir şekilde kötüye kullanmasını cezalandıran asli normun görevi kötüye kullanma suçu gibi sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilen özgü bir suç olması ve bu suçun TCK’nda düzenlenmesi de gerekli ve zorunlu değildir. Görevini kötüye kullanan failin fiilinin, özel ceza kanunlarında veya ceza hükmü içeren kanunlarda suç olarak tanımlanmış olması halinde de bu normlarla TCK’nun 257 nci maddesi arasında asli norm tali norm ilişkisinden söz edilecek ve failin özel kanun hükümlerince cezalandırılmasına karar verilecektir. Bu bağlamda, boş olan köy ilkokulunu tamir ve tadil ederek herhangi bir ödeme de yapmaksızın konut olarak kullandığı dosya kapsamıyla sübuta eren köy muhtarı olan sanığın eyleminin 04.12.1984 tarihli ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun Kapsamında kaldığı ve bu Kanun kapsamında işlem tesis edilmesi gerektiği gözetilmeden genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olan TCK’nun 257 nci maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır.
Şöyle ki; sübutu kabul edilen görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, gerçekleştirilen fiilin, kamu görevlisinin görevi alanına giren bir hususla ilgili olması zorunludur. Görevin kapsamı ile yerine getirilmesinin usul ve esasları ise anayasa, kanun, kararname, yönetmelik ve bunlara uygun olarak düzenlenen emir, talimat ve genelgelerle belirlenir. Bulunmayan bir görevin kötüye kullanılması söz konusu olamayacağından, görev kapsamında yer almayan bir iş veya fiilin gerçekleştirilmesi de görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmayacaktır. Bu kapsamda, Köy Kanunu ve ilgili mevzuat gereğince Köy muhtarı olarak görev yapan sanığın boş okulun tahsis ve kullanım şekline ilişkin herhangi bir görevi bulunmamaktadır. Boş durumda bulunan okulların tahsisine ilişkin görev, ilgili mevzuat gereğince Milli Eğitim Bakanlığı, vali ve kaymakamlar ile milli eğitim müdürlerine aittir. Keza görevi kötüye kullanma suçunun oluşması için ilk şart, kamu görevlisi failin yaptığı işle ilgili kanun veya diğer idari düzenlemelerden doğan bir görevinin olması ve bu görevi dolayısıyla yetkili bulunması olmakla birlikte, sanığın bu suçtan dolayı cezalandırılabilmesi için norma aykırı davranış yetmemekte, fiil nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız menfaat sağlanması gerekmektedir. Boş durumda bulunan köy okulunu masraf ederek kullanma şeklinde gerçekleşen eylemde, objektif cezalandırma koşullarından hangisinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılmadan “kendisine menfaat sağladığı” biçiminde yasal olmayan bir gerekçeye dayanılarak verilen sanığın mahkumiyetine dair kararın belirttiğimiz gerekçelerle bozulması kanaatinde olduğumuzdan onanması yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.