Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2021/6289 E. 2023/2741 K. 15.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6289
KARAR NO : 2023/2741
KARAR TARİHİ : 15.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.06.2012 tarihli ve 2011/3309 Soruşturma, 2012/645 Esas, 2012/163 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması ve 53 üncü maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.12.2015 tarihli ve 2014/31 Esas, 2015/1134 sayılı Kararı ile sanık hakkında zincirleme şekilde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın aynı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine, sanığın 2 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına ve 53 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince kamu görevi üstlenmesinden yasaklanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin 26.01.2016 havale tarihli temyiz dilekçesi, dosyada bulunan iki ayrı bilirkişi raporundan sanığın lehine olan rapora neden üstünlük tanınmadığının gerekçelendirilmediği, zararın kabulüyle ceza verilmişse de zarar miktarının tespit edilemediği, suça ilişkin objektif cezalandırma şartlarının gerçekleşmediği, sanık hakkında teşdit uygulanmasının ve kamu görevinden yasaklanmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu hususlarına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, İçişleri Bakanlığı mahalli idareler kontrolörü ünvanı ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (657 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (A) bendine göre devlet memuru olduğu, asli görevinin memur olması nedeniyle … Başkanlığı görevini asli göreviyle birlikte yapmasının ve başkanlık ödeneği almasının mümkün olmamasına rağmen 20.12.1999-27.05.2011 tarihleri arasında birlik başkanlığı görevini yürüttüğü ve bu dönemde başkanlık ödeneği olarak toplam 181.142,34 TL ücret aldığı, böylece 657 sayılı Kanun’un 30 uncu, 87 nci ve 88 inci maddeleri ile Mahalli İdareler Kontrolörleri Yönetmeliğinin 19 uncu maddesinde düzenlenen görev yasakları hükümlerine aykırı davrandığı, kurumunun izni ve bilgisi dışında yasal mevzuata uygun olmayan bir şekilde kontrolörlük göreviyle birlikte Belediyeler Birliği Başkanlığı yapmak suretiyle kendisine menfaat sağlayıp almış olduğu ücret miktarınca kamunun zararına sebep olduğu iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın bu göreve birden fazla kez seçilmiş olması göz önüne alındığında eyleminin bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez gerçekleştiği kabulüyle zincirleme şekilde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hatay Belde Belediyeler Birliğinde görev yapan şahısların tanık sıfatıyla alınan beyanları ve dosya kapsamında bulunan tüm deliller nazara alındığında, sanığın birlik başkanlığını yürüttüğü dönemde toplantılara katıldığı ve birliğin faaliyetlerine iştirak ettiği, bu itibarla kamunun işinin görüldüğü ve ilgili kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zararın meydana gelmediği, keza 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasına, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6545 sayılı Kanun) 72 nci maddesi ile eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği gözetildiğinde, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin uygulanmasına engel sabıkası bulunmayan sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, “sanığın adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik hüküm bulunması ve kamu zararının giderilmemesi” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair karar verilmesi,
5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca 53 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi yerine, kamu görevi üstlenmesinden yasaklanmasına hükmolunmak suretiyle sınırlı uygulama yapılması,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.12.2015 tarihli ve 2014/31 Esas, 2015/1134 sayılı Kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği ile dosya kapsamında resen tespit edilen hususlar nazara alındığında hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, farklı gerekçeyle Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
15.03.2023 tarihinde karar verildi.