Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2021/591 E. 2021/2852 K. 16.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/591
KARAR NO : 2021/2852
KARAR TARİHİ : 16.06.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet verme

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nin 260/1. maddesine göre rüşvet verme suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanun’un 18. maddesindeki “…Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır” düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK’nin 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin kamu davasına katılan olarak KABULÜNE, Hazine vekilinin 03/11/2020 havale tarihli dilekçesinin aleyhe temyiz iradesi içermediği, vekalet ücreti talebine yönelik olduğu nazara alınarak, incelemenin müdafin sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne, katılan vekilinin ise vekalet ücretine hasren vaki temyiz itirazlarıyla SINIRLI OLARAK YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
5237 sayılı TCK’nin rüşveti düzenleyen 252. maddesinin 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa’nın 87. maddesi ile değişik 4. fıkrasında düzenlenen özel teşebbüs hükmünün mahkemece TCK’nin 35. maddesi uyarınca yapılan indirim oranı dikkate alındığında sanık lehine sonuç doğurmadığı, diğer taraftan kovuşturma aşamasında katılma talebi bulunmayan ve davaya katılmasına da karar verilmeyen Hazine lehine kanun yolu muhakemesinde vekalet ücreti hükmedilmesine yasal olanak bulunmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
Suç tarihinde Pendik İlçe Jandarma Komutanlığında görev yapan mağdur …’un sanığa ait iki kamyonu kontrol amacıyla durdurduğu, kamyonlarda taşınan maden eşyasına ait sevk fişi olmadığından bahisle 08/02/2008 tarihli iki adet tespit tutanağı tanzim ettiği, sanığın da düzenlenen bu tutanakların iptali için rüşvet teklif ettiği iddia ve kabul edilen somut olayda; tespit tutanaklarının tanziminden sonra sanık tarafından bu tutanakların iptali amacıyla suça konu paranın verildiğinin iddia edilmesi ve sanık hakkında düzenlenen tutanaklar neticesinde idari yaptırım uygulanıp uygulanmadığının dosya kapsamından anlaşılamaması karşısında, suç niteliğinin tayini bakımından, mağdur …’un tespit tutanaklarını iptal yetkisi olup olmadığı, var ise hangi hallerle sınırlı olduğu ve sanık hakkında idari yaptırım uygulanıp uygulanmadığı, uygulanmış ise bu cezanın kesinleşip kesinleşmediği hususları araştırılmadan, 5237 sayılı TCK’nin, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin, yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvete teşebbüs, haklı bir hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise koşullarının bulunması durumunda eylemin kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olması nedeniyle aynı Yasa’nın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, yasal zorunluluklar dışında önceki hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, yeniden değerlendirme sonucu, açıklanması geri bırakılan hükümdeki hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi suretiyle CMK’nin 231/11. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA 16/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.