YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/15749
KARAR NO : 2022/6207
KARAR TARİHİ : 06.06.2022
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, dolandırıcılık
HÜKÜM : 1)Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 06/09/2016 tarihli ve 2016/92 Esas, 2016/346 sayılı Kararı ile; resmi belgede sahtecilik ve basit zimmet suçlarından mahkumiyet,
2)Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 16/03/2017 tarihli ve 2016/103 Esas, 2017/391 sayılı Kararı ile; ilk derece mahkemesince verilen hükümlerin kaldırılarak resmi belgede sahtecilik ve basit zimmet suçlarından mahkumiyet,
3)Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 04/09/2020 tarihli ve 2016/103 Esas, 2017/391 sayılı Ek Kararı ile; resmi belgede sahtecilik suçuna yönelik sanığın temyiz isteminin reddi.
Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükümler ile resmi belgede sahtecilik suçu yönünden verilen temyiz isteminin reddine dair Ek Karar temyiz edilmekle dosya incelendi;
15/07/2020 tarihli ve 31186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7249 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59. maddesine eklenen 5. fıkra ile avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları hakkında CMK’nin 286/2. maddesinin uygulanmayacağı hükmünün getirildiği, ayrıca 7343 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 1136 sayılı Kanun’a eklenen ve 30/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren geçici 24. madde ile de anılan Yasa’nın 59. maddesinin 5. fıkrasının, bu tarihten itibaren 15 gün içinde talep etmek koşuluyla avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince 15/07/2020 tarihinden önce verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da uygulanmasına olanak sağlandığı, bu itibarla sanığın bölge adliye mahkemesince verilen kararlara yönelik incelemeye konu temyiz isteminin 03/12/2021 tarihinde ve 1136 sayılı Yasa’nın geçici 24. maddesindeki 15 günlük süre içinde yapılmış talep olduğunun Anayasa’nın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince verilen 04/09/2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nin 247. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun oluşması için “kamu görevlisinin veya özel mevzuatları gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen kişilerin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının yararına zimmetine geçirmesi”nin gerektiği, somut olayda; suç tarihinde avukat olarak görev yapan sanığın, katılanın vekil tayin etmesi ile 28/08/2012 tarihinde Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/724 Esas sayılı dosyasında … Genel Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine tazminat davası açtığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/01/2013 tarihli ara kararı ile 15.000 TL tazminatın geçici ödeme olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, sanığın davalı şirketten tazminatın kendisine ödenmesi talebinde bulunduğu, ancak davalı şirketin vekaletnamede ahzu kabz yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle sanığa ödeme yapmadığı, bunun üzerine sanığın 005026 yevmiye numaralı vekaletnamenin sahtesini oluşturduğu ve gerçeğinde bulunmayan “ahzu kabza” ibaresini de ekleyerek aslı gibidir şeklinde onaylayıp imzaladığı ve paranın kendisine ödenmesi talepli dilekçesi ekinde … Sigorta Genel Müdürlüğüne sunduğu, bunun üzerine şirket tarafından 15.000 TL paranın sanığın hesabına yatırıldığı ve sanığın almış olduğu bu parayı katılana ödemediği şeklinde gerçekleşen somut olayda; Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 17/06/2021 tarihli ve 2021/5-43 Esas, 2021/287 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; sanık ile katılan arasındaki vekalet ilişkisinde kamu otoritesi ve kamu gücünün kullanılmadığı, söz konusu paranın teslim edilmesinin sanığın avukat olmasının doğal sonucu değil katılan tarafından şahsına duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen yetki kapsamında gerçekleştirildiği, bu doğrultuda sanığa atılı eylemin zimmet suçunu oluşturmayacağı, sanığın 5237 sayılı TCK’nin 158/1-i ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddelerindeki düzenlemeler karşısında serbest meslek sahibi kişilerden olduğu, bağlı bulunduğu Mersin Barosu Başkanlığınca gönderilen yazıya göre parayı tahsil ettiği tarihte avukatlık görevinin devam ettiği, eylemini mesleğinden dolayı kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlediği, bu haliyle eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 158/1-i maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle zimmet suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Sanık avukatın Anamur Noterliğince düzenlenen 08/05/2012 tarihli ve 005026 yevmiye numaralı genel vekaletnamenin metin kısmına aslında bulunmayan “ahzu kabza” ibaresini de ekleyerek aslı gibidir biçiminde onaylayıp borçlu şirkete vermesi, başka bir anlatımla söz konusu vekaletnamenin aslına aykırı örnek verme şeklinde gerçekleşen eyleminin; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesindeki özel düzenleme nedeniyle, özel-genel norm ilişkisinden dolayı öncelikle özel normun uygulanması zorunlu olduğundan ve anılan hüküm ile aslı olan ve fakat üzerinde tahrifat yapılan veyahut da herhangi bir şekilde aslına aykırı olan örneklerin avukat tarafından onaylanması ve 56. madde kapsamında tanınan yetkiye istinaden verilmesi hali cezalandırıldığından, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56/3. madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmolunması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5271 sayılı CMK’nin 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 304/2. maddesi gereğince bozma nedeni de dikkate alınarak yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE 06/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.