Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2021/12156 E. 2021/6050 K. 30.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/12156
KARAR NO : 2021/6050
KARAR TARİHİ : 30.11.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle bahse konu suçtan kurulan hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan …’ın vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, … Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü vekilinin 11/08/2021 havale tarihli dilekçesinin münhasıran katılma istemine yönelik olduğu ve temyiz iradesi içermediği nazara alınarak, incelemenin sanıklar müdafin temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
CMK’nın 225/1. maddesindeki “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” biçimindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu nazara alındığında, bu kapsamda kamu davasına dayanak teşkil eden iddianame içeriğinde “… 7. İdare mahkemesinin kararının 2014 Eylül ayında belediyeye tebliğ edilmesine rağmen belediyenin bedel tespit çalışmalarına 2015 Temmuz ayında başlayarak sanıkların mahkeme kararını görünüşte şeklen uygulamak suretiyle kararın sonuçsuz kalmasına neden olacak şekilde tasarrufta bulundukları” şeklinde bir anlatıma yer verilmediği halde, gerekçede bu husus kabul edilerek yazılı şekilde uygulama yapılmak suretiyle CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
Suç tarihinde … Belediyesinde belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan sanıklar … ve …, imar ve şehircilik müdürü olan … ile fen işleri müdürü …’nün … İlçesi …, 771 ada ve 12 parsel sayılı yerde bulunan 16/9 kuleleri olarak bilinen binanın inşaatının mühürlenerek durdurulması ve … tarihi yarımada silüetini bozan kısmının yıkılması talebiyle ilgili … Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca zımnen reddine ilişkin işlem ile … Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce reddine dair 10/01/2012 tarihli ve 299 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemlerin iptaline dair … 4. İdare Mahkemesince verilen 16/09/2013 tarihli ve 2012/1068 Esas, 2013/1602 sayılı Kararın Danıştay 14. Dairesinin 28/05/2014 tarihli ve 2014/125 Esas, 2014/6192 Karar sayılı ilamı ile onanması üzerine infazı için belediyeye gönderilen kesinleşen mahkeme kararının gereğini bir aylık süre içinde yerine getirmediklerinden bahisle mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de;
Sanıkların ilgili mahkeme kararının belediyeye tebliğ edildiği tarih itibarıyla gereğini yerine getirmek için işlemlere başladıklarını, bu doğrultuda öncelikle 24/12/2013 tarihli yapı tatil tutanağının düzenlendiğini ve akabinde 26/12/2013 tarihinde ilgili yapıya dair Belediye Encümeninin yıkım kararı aldığını, bu kararın yerine getirilmesi için 11/08/2014 tarihinde şebeke suyunun, doğalgazın ve elektrik bağlantılarının kesilmesine dair …’a yazı yazıldığını, encümen tarafından alınan yıkım kararının belediyeye ait araç ve ekipmanla yapılamayacağının anlaşılması üzerine yıkım işi için ihale düzenlenmesine karar verildiğini ve 05/08/2014 tarihinde bu konuda Fen İşleri Müdürlüğünün görevlendirildiğini, 02/09/2014 tarihinde ihalenin yapıldığını ancak katılımcı olmaması sebebiyle iptal edildiğini, daha sonra … 7. İdare Mahkemesinin 05/09/2014 tarihli ve 2014/168 Esas, 2014/1239 sayılı Kararı ile Encümenin almış olduğu yıkım kararının iptal edildiğini ve anılan mahkeme kararının 2014 yılı Eylül ayı içerisinde belediyeye tebliğ edilmesi üzerine artık kamulaştırma işlemi yapılmadan yıkım kararını uygulamanın imkansız hale gelmesi nedeniyle kamulaştırma işlemlerine başlandığını, bu itibarla mahkeme kararının yerine getirilmesiyle ilgili görevlerini yerine getirdiklerini savunmaları, 24/12/2013 tarihli yapı tatil tutanağı ve 26/12/2013 tarihli yıkıma ilişkin encümen kararına dair işlemleri sanıkların mahkeme kararının tebliği üzerine süresinde yerine getirdiklerini beyan ettikleri ancak bu hususta bir araştırma yapılmadığı ve dosya kapsamından mahkeme kararının … Belediye Başkanlığına ne zaman tebliğ edildiğinin anlaşılamaması karşısında; söz konusu kararın … Belediye Başkanlığına tebliğ edildiği tarihin araştırılması, iddianameye konu yıkım kararı verilmeden önce yıkımı istenen yapıya ait usulüne uygun yapı ruhsatının bulunması ve buna istinaden inşa edilen yapının A ve B bloklarına dair yapı kullanma izin belgesinin de düzenlenmiş olması ile … 7. İdare Mahkemesinin 05/09/2014 tarihli ve 2014/168 Esas, 2014/1239 sayılı Kararıyla Encümenin almış olduğu yıkım kararına ilişkin işlemin kamulaştırma bedeli ödenmeden yıkım kararı alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olması gözetilmek suretiyle mahkeme kararının tebliği sonrasında sanıklarca yapılan işlemlerin niteliği ve suç kasıtları üzerinde de durularak hukuki durumlarının ayrı ayrı takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin, görevlerinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme boyutunu aşacak şekilde ne suretle icrai davranışla gerçekleştiği, TCK’nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, haklarında TCK’nın 257/1. madde ve fıkra hükmünün uygulanması,
5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek şekilde ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle ilgili kanun maddesindeki cezanın alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması, temel cezanın hak ve nesafete uygun bir şekilde tayin edilmesi gerekirken, belirtilen ilkelere ve 5237 sayılı TCK’nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak, sanıklar hakkında temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle yüklenen suçu işledikleri kabul edilen sanıklar … ve … hakkında aynı Yasa’nın 53/5. maddesi uyarınca, ayrıca, cezalarının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle yüklenen suçu işledikleri kabul edilen ve adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilen sanıklar … ve … hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi gereğince, ayrıca, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 30/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.