YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11716
KARAR NO : 2023/10813
KARAR TARİHİ : 07.11.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/404 Esas, 2014/228 Karar
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Eylemin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğu kabulüyle mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.09.2014 tarihli, 2013/404 Esas ve 2014/228 sayılı Kararının sanık müdafii ile katılan tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
Katılanın hükümden sonra öldüğü ve Dairemizin 02.03.2021 tarihli tevdi kararı üzerine mahkemece yasal mirasçılarına yapılan tebligatlara rağmen hükmün temyiz edilmediği, bu itibarla 5271 sayılı Kanun’un 243 üncü maddesi gereğince katılma kararının bu aşamada hükümsüz kaldığı anlaşılmıştır.
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca sanık müdafiinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1…. Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.07.2013 tarihli ve 2013/11644 Soruşturma, 2013/3950 Esas ve 2013/483 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 59 uncu maddesi uyarınca son soruşturmanın açılması kararı verilmesi talep edilmiştir.
2…. 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.09.2013 tarihli ve 2013/400 Esas, 2013/383 sayılı Kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca yargılamasının yapılması ve delillerin takdiri için 1136 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesine göre son soruşturmanın İzmir Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmiştir.
3.İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.09.2014 tarihli ve 2013/404 Esas, 2014/228 sayılı Kararı ile sanığın eylemlerinin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğu kabulüyle, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci ve 43 üncü maddelerinin birinci fıkraları ile 62 nci maddesi uyarınca 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince hak yoksunluklarına hükmolunmuştur.
II.TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi, dosya borçlusundan taksitler halinde tahsilat yapıldığı, ilk taksitten sonraki ödemelerin sanığın yanında çalışanlar tarafından katılanın posta hesabına yatırıldığı, ancak mahkemenin bu hususta yeterli araştırma yapmadan hüküm tesis ettiği, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına ilişkindir.
Katılanın temyiz istemi, sanığa verilen hapis cezasının üst hadden verilmesi gerektiğine yöneliktir.
III. OLAY VE OLGULAR
İzmir Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, alacaklı katılan vekili sıfatıyla İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2006/1341 sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü takip sırasında borçlu vekili ile imzaladığı protokol gereğince 22.03.2006, 21.04.2006, 22.05.2006 ve 22.06.2006 tarihlerinde toplam 14.000,00 Türk lirası tahsil ettiği halde, müvekkilli katılana sadece 3.500 TL verip kalan miktarı vermeyerek uhdesinde tuttuğu ve bu şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle hakkında açılan kamu davasında, Mahkemece; sanığın eyleminin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğu kabulüyle bu suçtan mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 17.06.2021 tarihli ve 2021/5-43 Esas, 2021/287 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; sanık ile katılan arasındaki vekalet ilişkisinde kamu otoritesi ve kamu gücünün kullanılmadığı, söz konusu paraların teslim edilmesinin sanığın avukat olmasının doğal sonucu değil katılan tarafından şahsına duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen ahzu kabz yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği ve buna bağlı olarak da aralarındaki ilişkinin hizmet ilişkisi kapsamında kaldığı gözetildiğinde, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımı yapılan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ve 24.10.2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26 ncı maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 35 inci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 254 üncü maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253 üncü maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
1.Ön inceleme bölümünde açıklanan nedenle hükümden sonra öldüğü anlaşılan katılan …’in temyiz istemi yönünden dosyanın, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN MAHALLİNE İADESİNE,
2.Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.09.2014 tarihli ve 2013/404 Esas, 2014/228 sayılı Kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz istemi ile dosya kapsamında tespit edilen diğer hususlar nazara alındığında, sair yönleri incelenmeyen hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, Tebliğname’ye farklı gerekçeyle uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.11.2023 tarihinde karar verildi.