Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2020/4791 E. 2021/719 K. 23.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4791
KARAR NO : 2021/719
KARAR TARİHİ : 23.02.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma ve rüşvet verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 tarihli ve 2015/5-95 Esas, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere “suçtan zarar görme” kavramının “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılması gerektiği, sanıklardan… ve …ın kamu görevlisi olmadıkları ve haklarında rüşvet verme suçundan kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında, adı geçen sanıklar hakkında atılı suçtan açılan kamu davasına CMK’nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen Ticaret Bakanlığının katılma hakkı olmadığı ve usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükmü temyiz yetkisi vermeyeceği anlaşılmakla, vekilinin sanıklardan… ve Vedat hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin katılan bakanlık vekilinin sanıklar… ve … hakkında, sanıklar …,ve … müdafileri ile sanıklar … ve …’ın ise haklarında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
5237 sayılı TCK’nın rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde “Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı, bu eylemlerin TCK’nın 257/3. maddesine uyan görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu kapsamında değerlendirildiği, sanıklar hakkında Kaçakçılık Kanununa aykırılık suçundan açılan kamu davasının Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 24/09/2018 tarihli ve 2016/21979 Esas, 2018/9107 sayılı Kararı ile zamanaşımı nedeniyle CMK’nın 223/8. maddesi gereğince düşürülmesine karar verildiği ve bu haliyle atılı rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarının unsurları itibarıyla oluşmayacağı nazara alındığında, sanıkların eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte olan ve sanıklar lehine bulunan TCK’nın 257/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlaması ve bu suça iştirak suçlarını oluşturacağı, anılan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirlenen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 01/05/2006 ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği dikkate alınarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması, kanuna aykırı ve sanıklar …, ve … müdafilerin, sanıklar … ve …’ın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5237 sayılı TCK’nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE 23/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.