YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/338
KARAR NO : 2023/2421
KARAR TARİHİ : 09.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereğince temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.01.2011 tarihli ve 2011/246 Esas, 2011/809 Soruşturma, 2011/31 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında zimmet ve ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 247 nci maddesinin birinci fıkrası ile 257 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılması ve hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
B. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.06.2012 tarihli ve 2011/59 Esas, 2012/190 sayılı Kararı ile sanığın zimmet suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 4 yıl 10 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca hak yoksunlukları uygulanmasına, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma isnadının icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun kabulüyle bu suçtan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
C. Bahse konu kararın zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin kısmının, sanık müdafii ve suçtan zarar gören … vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 02.11.2017 tarihli ve 2014/9266 Esas, 2017/4705 sayılı Kararı ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun Ek 2 nci maddesinin son fıkrası gereğince, Tarım ve Orman Bakanlığının, suç tarihlerinde … Köyü … Tarımsal Kalkınma Kooperatifi başkanı olarak görev yapan sanık hakkında zimmet suçundan açılan kamu davasına katılma hakkı olduğu, bu sıfatının gereği olarak 5271 sayılı Kanun’un 233 ve 234 üncü maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur … katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde temyiz incelemesine konu karar ile; sanığın zimmet suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 53 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları uyarınca hak yoksunlukları uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan … vekilinin temyiz sebepleri, sanığın zimmetine geçirdiği parayı iade ettiğine dair dosyada delil bulunmadığına, 257 nci madde sevki yönünden hüküm kurulmadığına ilişkindir.
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri, 23.12.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre zimmet suçunun oluşmadığına müvekkili uhdesinde zimmet suçunu oluşturacak para bulunmadığına, ortakların imzaları bulunan veresiye fişleri ibraz edilmek suretiyle bu paraların ortaklardan alacak niteliğinde olduğu ispat edildiği halde mahkemece zimmet olarak değerlendirildiğine, eksik görünen miktardan tüm yönetim kurulunun sorumlu tutulması gerektiğine, müvekkilinin suç teşkil eden fiile dair kastının bulunmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
… ilçesi … Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi başkanı olarak görev yapan sanığın, 12.05.2010 tarihli bilirkişi heyet raporunda belirtildiği gibi kooperatif kasasında muhafazası mümkün olmayan miktarlarda 2007 yılı sonu itibarıyla 6.383,88 TL, 2008 yılı sonu itibarıyla 24.995,00 TL’yi muhafaza eder gibi göstererek kooperatife ait parayı şahsi menfaatinde kullandığı iddiasıyla zimmet suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Mahkemece; kooperatif muhasebesini tutan …’in beyanına dayanılarak sanığın zimmetine para geçirmediğine dair görüş bildirilen 23.12.2011 tarihli bilirkişi heyet raporuna itibar edilmeyerek alınan 02.07.2018 tarihli bilirkişi heyet raporundaki, kooperatifin kasasında muhafazası mümkün olmayan miktarlarda 2007 yılı sonu itibarıyla 6.383,88 TL ve 2008 yılı sonu itibarıyla da 24.995,00 TL olmak üzere toplamda 31.378,88 TL tutarındaki kooperatife ait meblağın sanık tarafından muhafaza eder gibi gösterilerek şahsi menfaatleri için kullanıldığı yönündeki mütalaa esas alınarak, sanığın sabit kabul edilen eylemi 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kullanma zimmeti olarak değerlendirilmek suretiyle mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Sanık … müdafiinin iddiaya konu miktarların fiilen kasada bulunmayıp kooperatifin ortaklarından olan alacaklarına ilişkin olduğunu savunarak Adli Emanetin 2011/232 sırasında kayıtlı veresiye koçanlarını dosya arasına sundukları, kooperatifin muhasebe kayıtlarını tutan …’in tanık olarak alınan beyanında, açık olarak görünen miktarın ortaklar üzerinde olup kasada mevcut olmayan para olduğunu ancak ortaklar üzerine çıkış yapılmadığından başkanın üzerinde göründüğünü ifade ettiği, 23.12.2011 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sanığın zimmetinde kalan kooperatif parası bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği, hükme esas alınan 02.07.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise kooperatifin muhasebe kayıtlarına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadan genel nitelikte değerlendirmelerde bulunulduğu, savunma tarafından ileri sürülen hususlara ilişkin inceleme yapılmadığı gibi sanığın iddiaya konu parayı yatırıp yatırmadığı, yatırdı ise ne zaman yatırdığı hususlarının dosya arasında mevcut belgelerden anlaşılamadığının belirtildiği, bu itibarla bahse konu raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı nazara alınarak;
Savunma tarafından sunulan veresiye koçanlarında borçlu olarak görünen kişiler tanık olarak dinlenerek, borçları kabul edip etmedikleri sorularak sunulan belgelerin gerçekliği araştırılmak, kooperatifin suç dönemine ilişkin tüm defter ve belgelerinin dosya ile birlikte Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşacak üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek kayıt dışı bırakılanlar dahil kooperatifin suç dönemindeki tüm gelir ve giderlerini, kasa ve banka hesapları bakiyesini tespit eden, bakiye ile kayıtlarda gözüken para miktarlarını karşılaştırıp önceki raporlar arasındaki çelişkileri gideren rapor alınmak suretiyle sanığın uhdesinde kalan kooperatif parası bulunup bulunmadığını belirleyen, kooperatif parasının kullanılıp iade edilmiş olması halinde ise nemasına ilişkin hesaplama içeren rapor alınmasından sonra, görev gereği yasal olarak tevdi edilen malın belli bir süre kullanılıp herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet veya soruşturma olmaksızın kendiliğinden iade edilmesi halinde fiilin kullanma zimmeti aksi takdirde temellük zimmeti olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek suç vasfının belirlenmesi ile sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında zincirleme suç nedeniyle artırım yapılması sırasında 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası yerine 3 yıl 1 ay 15 gün şeklinde fazla ceza tayini,
Kullanma zimmeti eyleminde suçun konusunu geçici süreyle kullanılıp iade edilen paradan elde edilen nemanın oluşturduğu nazara alınarak, “nema miktarı” bilirkişilere hesaplatılmak suretiyle tespit edilen toplam zimmet miktarı yönünden 5237 sayılı Kanun’un 249 uncu maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında, aynı maddenin beşinci fıkrası gereğince verilen yasaklama kararına ilişkin sürenin, tayin olunan cezanın yarısından az olamayacağı gözetilmeden, 1 yıl 3 ay 19 gün yerine 1 yıl 3 ay 18 gün olarak eksik tayin edilmesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.03.2019 tarihli ve 2017/524 Esas, 2019/128 sayılı Kararına yönelik sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.03.2023 tarihinde karar verildi.