Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2020/2400 E. 2023/3259 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2400
KARAR NO : 2023/3259
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Beraat

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.11.2014 tarihli ve 2014/197 Esas, 2014/98 sayılı Kararının, O yer Cumhuriyet savcısı ve suçtan zarar gören vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre rüşvet vermeye teşebbüs suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlük tarihi olan 05.07.2022 tarihinden önce temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun (3628 sayılı Kanun) değişiklik öncesindeki 18 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazandığı kabul edilmiştir.
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereğince temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.07.2014 tarihli ve 2014/95611 Soruşturma, 2014/35688 Esas, 2014/2159 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında rüşvet vermeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 252 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.11.2014 tarihli ve 2014/197 Esas, 2014/98 sayılı Kararı ile sanığın rüşvet vermeye teşebbüs suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine hükmedilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri
Davaya katılma talebinin yanı sıra dosya kapsamına göre atılı suçu işlemesine karşın sanık hakkında verilen beraat kararının usûl ve yasaya aykırı olduğu ve Yargıtayca resen gözetilecek sebeplerle hükmü temyiz etmiştir.
B. O Yer Cumhuriyet Başsavcısı vekilinin Temyiz Sebepleri
Sanığın sorgusu yapılmadan ve şikayetçilerden Veysi’nin beyanı alınmadan karar verilmesinin usûl ve yasaya aykırı olduğu ve Yargıtayca resen gözetilecek sebeplerle hükmü temyiz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde önleyici kolluk hizmetini ifa eden şikayetçi polis memurlarını görünce kaçmaya başlayan ve üzerinde nüfus cüzdanı ve pasaportu bulunmayan sanığın görevli polis memurlarınca yakalandığı ve kolluğa ait resmi aracın içerisinde hakkında idari işlem yapılmasını engellemek amacı ile görevli memurlara çantasında bulunan 290 Türk Lirasını rüşvet olarak teklif ettiği iddiasıyla sanık hakkında atılı suçtan kamu davası açılmıştır.
Sanığın, suç tarihinde şikayetçi polis memurlarına rüşvet teklif ettiğine dair şikayetçi polis memurlarının soyut iddiası ve bu doğrultuda kolluk görevlilerince tanzim olunan olay tutanağı dışında mahkumiyetine yeterli, şüphe sınırlarını aşan, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından bahisle atılı suçtan beraatine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2014 tarihli ve 2013/12-74 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilamı ve istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılamasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 5271 sayılı Kanun’un 193 üncü maddesine yanlış anlam verilerek sanığın sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 147 nci ve 191 inci maddelerine aykırı davranılması,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.11.2014 tarihli ve 2014/197 Esas, 2014/98 sayılı Kararına yönelik O yer Cumhuriyet Başsavcı vekilinin ve katılan vekilinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.03.2023 tarihinde karar verildi.