Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2019/9046 E. 2022/11748 K. 06.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/9046
KARAR NO : 2022/11748
KARAR TARİHİ : 06.10.2022

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Duruşma gününü bildiren davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve usulüne uygun katılma talebinde bulunmayan Tarım ve Orman Bakanlığının katılan sıfatını kazanmadığı ve gerekmediği halde gerekçeli kararın bakanlığa tebliğ edilmesinin kendisine temyiz hakkı kazandırmayacağı, bu itibarla hükümleri temyiz hakkı olmadığından, vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, CMK’nın 260/1. maddesine göre zimmet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve vekili tarafından 7417 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 05/07/2022 tarihinden önce katılma ve vekalet ücreti isteminde bulunulması karşısında, 3628 sayılı Yasa’nın değişiklik öncesindeki 18/2. madde ve fıkra hükmü uyarınca başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazandığı gözetilerek incelemenin sanık müdafin zincirleme basit zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ve katılan … vekilinin ise zincirleme basit zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden vekalet ücretine hasren vaki temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık hakkında kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Suç tarihlerinin, 14/03/2012, 14/04/2012, 14/05/2012 ve 14/06/2012 olmasına karşın gerekçeli karar başlığında 14/06/2012 olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilmesi ve TCK’nın 53. maddesinin uygulanması hususunda Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün bulunmuş, yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Yasa’nın 53/5. maddesi uyarınca 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, sahte olarak düzenlenen maaş bordrolarının yanı sıra banka listelerinin de sahte olarak düzenlendiği mahkemece kabul edilmişse de dosya arasında onaylı örneği bulunan banka listelerinde herhangi bir tahrifatın bulunmadığı, sanık tarafından bilgisayar üzerinden banka listelerinde değişiklik yapılıp e-mail yoluyla kurum personeline ödeme yapan bankaya gönderildiği, banka listeleri yönünden resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmadığı ancak mahkemece atılı suçtan hüküm kurulurken alt sınırdan ceza tayin edildiği anlaşıldığından, anılan hatalı kabul sonuca etkili görülmemiştir.
Delillerle iddia ve savunma, yapılan yargılama göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafin temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında zincirleme basit zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 247. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun oluşması için “kamu görevlisinin veya özel mevzuatları gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen kişilerin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının yararına zimmetine geçirmesi”nin gerektiği, somut olayda; suç tarihlerinde Tavas Orman İşletme Müdürlüğünde daimi işçi olarak görev yapan ve kurum personelinin maaş ve ek ödemelerinin gerçekleştirilmesinde fiilen görevlendirilen sanığın, pazar günleri çalışmadıkları halde bazı personellere değişik zamanlarda ek mesai ücreti tahakkuk ettirerek, bir kısmını kendi hesabına, bir kısmını da tanık …’ün hesabına aktarıp çekmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin, suça konu paraların görevi dolayısıyla sanığa teslim edilmediği, sıfatına nazaran sanığın koruma ve gözetim yükümlülüğünün de olmadığı, bu nedenle de fiillerinde yasal tevdi unsurunun gerçekleşmediği, hileli ve yasal olmayan yollarla kendisine haksız olarak menfaat sağladığı anlaşılmakla, zincirleme biçimde kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, personele ödenmesi gereken maaş ve ek ödemelerden usulsüz kesintiler yaparak bu kesintilerin bir kısmını kendi hesabına, bir kısmını ise tanık …’ün hesabına değişik zamanlarda aktarıp mal edinme şeklindeki eylemlerinin ise sanığın fiili olarak bordro ve liste düzenlemeye yetkili olduğu, suça konu bu paraların zilyetliği de görevi gereği kendisine devredildiğinden zincirleme basit zimmet suçunu oluşturacağı nazara alınarak, sanık hakkında zincirleme basit zimmet ile zincirleme nitelikli dolandırıcılık suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması yerine, yazılı şekilde suç niteliğinde yanılgıya düşülüp sadece zincirleme basit zimmet suçundan hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayini,
Kabule göre de;
Suç tarihinin, 15/09/2011-14/06/2012 tarihleri arası olmasına karşın gerekçeli karar başlığında 14/06/2012 olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Hüküm kurulurken uygulanan kanun maddesinin TCK’nın 247/1 yerine 147/1 maddesi şeklinde gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete’nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında 53/5. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmolunmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafin ve katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA 06/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.