Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2019/2000 E. 2019/3884 K. 04.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2000
KARAR NO : 2019/3884
KARAR TARİHİ : 04.04.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması suretiyle atılı suçtan mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK’nın 260/1. maddesine göre rüşvet vermeye teşebbüs suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün 10/09/2015 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki “…Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde …, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK’nın 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin açılan kamu davasına KATILAN OLARAK KABULÜNE karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık hakkında hükmün açıklanmasına esas alınan Kırıkkale 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2014 tarihli ve 2014/704 Esas, 2014/183 Karar sayılı hükmünün hapisten çevrilen adli para cezası olduğu nazara alındığında, kesin nitelikte olmadığı, ancak hüküm içeriğinden kesin olarak verildiğinin anlaşılması karşısında, anılan hükmün usulüne uygun olarak kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak sonucuna göre açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Suç tarihi itibarıyla lehe yasa karşılaştırmasının yapılması sırasında; 765 ve 5237 sayılı Kanun hükümlerine göre tayin edilen kısa süreli hapis cezalarının 765 sayılı Kanun açısından 647 sayılı Yasanın 4., 5237 sayılı Kanun bakımından ise aynı Kanunun 50/3. maddelerine göre seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu, bu kapsamda mahkemece söz konusu seçenek yaptırımlardan adli para cezasının esas alınması karşısında, 765 sayılı Kanun hükümleri uygulandığında 647 sayılı Kanunun 4. maddesine göre çevrilen adli para cezasının, 5237 sayılı TCK’nın 50/3 ve 52. maddeleri gereğince çevrilen adli para cezasına göre sanık lehine olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde lehe yasa karşılaştırmasında yanılgıya düşülmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafi ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.