YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/9510
KARAR NO : 2022/12127
KARAR TARİHİ : 13.10.2022
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma, rüşvet verme, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : a) Sanıklardan … ve …
hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan beraat,
b) Sanık … hakkında kamu
görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve
rüşvet alma suçlarından mahkumiyet,
c) Sanık … hakkında sanık
…’ye rüşvet verme, bu sanığı
kamu görevlisinin resmi belgede
sahteciliği suçuna azmettirme ve mağdurlar
… ile …’ya
rüşvet vermeye teşebbüs suçlarından
mahkumiyet.
… müdafi, katılan Hazine
ve suçtan zarar gören … A.Ş. vekilleri
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette rüşvet alma suçundan zarar görmüş olan ve kovuşturma aşamasındaki 20/05/2015 havale tarihli katılma talebi karara bağlanmayan … A.Ş’nin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, CMK’nın 237/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık … hakkında rüşvet alma suçundan açılan kamu davasına katılan olarak KABULÜNE, … A.Ş’nin sanıklara yüklenen resmi belgede sahtecilik ve rüşvet verme suçlarından, Hazinenin ise resmi belgede sahtecilik suçundan doğrudan zarar görmeleri söz konusu olmayıp bu suçlardan verilen hükümleri temyiz etme hakları bulunmadığından, Hazine yönünden usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükümleri temyiz hakkı vermeyeceği anlaşıldığından, vekillerinin anılan suçlara yönelik temyiz istemlerinin ve sanık … müdafin ceza miktarı itibarıyla koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’un 317 ve 318. maddeleri uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin sanık … ile müdafin ve sanık … müdafin bu sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine, katılan Hazine vekilinin sanıklardan … hakkında rüşvet alma, … hakkında bu sanığa rüşvet verme ve mağdurlar … ile …’ya rüşvet vermeye teşebbüs suçlarından verilen mahkumiyet ve katılan … A.Ş. vekilinin sanık … hakkında rüşvet alma suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazları ile sınırlı ve duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklardan … hakkında mağdurlar … ile …’ya rüşvet vermeye teşebbüs ve …’yü resmi belgede sahtecilik suçuna azmettirme, … hakkında ise resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri yönünden yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Temel amacı maddi gerçeğin ortaya çıkartılması olan ceza yargılamasının en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” olup, bu kapsamda sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesi için suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilmesi ve sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin mutlaka sanık yararına değerlendirilmesi gerektiği nazara alındığında; sanık …’nın usulsüz tebligat yapması için sanık …’ye menfaat sağladığına dair mahkumiyetlerine yeterli somut, kesin, tarafsız, inandırıcı ve her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığı gözetilerek, beraatlerine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da benzer şekilde belirtildiği üzere, rüşvet suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olması karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin suçun mağduru değil zarar göreni olacağı nazara alınarak, hakkında birden fazla mahkumiyet hükmü kurulan sanık … hakkında tek suçtan hüküm kurulup zincirleme suç nedeniyle TCK’nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle artırım yapılarak ceza belirlenmesi yerine, eylemlerinin ayrı suç olarak kabulüyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Mağdurlar … ve …’ın aşamalardaki beyanlarında suça konu tebligatın yapıldığı adresin bulunduğu … Kasabası … Mevkisinin kendi görev alanları kapsamında kaldığını, bu bölgede kendileri dışında başka bir posta dağıtıcısının evrak dağıtmadığını beyan ettikleri, dosya kapsamından sanık …’nün söz konusu mahalde tebligat yapma yetkisinin bulunup bulunmadığının, buna bağlı olarak suça konu belgenin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi belge niteliğinde olup olmadığının tespit edilemediği nazara alınarak, katılan kurumdan bu yönde bilgi alınması sonrasında resmi belgede sahtecilik suçunun niteliğinin tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçları TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık … hakkında aynı Yasa’nın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kanuna aykırı, katılanlar vekillerinin, sanık … ile müdafin ve sanık … müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek, resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümleri yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla, CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükümlerin BOZULMASINA 13/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.