Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2018/380 E. 2018/9578 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/380
KARAR NO : 2018/9578
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
13/01/2010 gün, 2009/93 Esas ve 2010/2 Karar sayılı mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar sonrası sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle dosyanın tekrar ele alındığı, mahkemenin verdiği yeni hükmün Yargıtay incelemesine tabi ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı gözetilerek kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, gerekçeli kararda sadece önceki kararın ortadan kaldırılma ve yeni hüküm kurma nedenleri ile hüküm kısmına yer verilmek suretiyle Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 223, 230 ve 289/1-g maddelerine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
Sanığın zimmet kabul edilen eylemleri nedeniyle hakkında TCK’nın 43. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Sahtecilik eylemlerinin 765 sayılı TCK’nın 202/2. maddesinde düzenlenen nitelikli zimmet suçunun unsuru olduğu, buna karşılık 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme uyarınca hem zimmet hem de resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu ve sanığın zimmetine geçirdiği kabul edilen 3.631,32 TL’nin suç tarihi itibarıyla günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü nazara alındığında hafif değerde kaldığı nazara alınarak, 765 sayılı TCK’nın 202/1-2, 80, 219/3, 202/3, 59, 219/son; 5237 sayılı TCK’nın ise 247/1-2, 249, 43, 248/1, 62, 53/5, 204/2, 43, 62, 53/5. maddeleri uyarınca ceza tayini ile aralarında karşılaştırma yapılarak lehe yasanın belirlenmesi gerektiğinin değerlendirilmemesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kazanılmış hak saklı kalmak suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.