Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2018/3550 E. 2021/6023 K. 30.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3550
KARAR NO : 2021/6023
KARAR TARİHİ : 30.11.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Cebri irtikap suçu, kamu görevlisinin sıfat ve görevini kötüye kullanarak kişiyi tazyik etmesi ile başlayıp, bu sıkıştırma karşısında ferdin de memurun haksız işlemlerini önlemek zorunluluğunu duyarak ona menfaat temin ve vaat etmesi ile oluşur. Kamu görevlisi açıkladığı istekler yerine getirilmezse mağdurun işini yapmayacağını söylemek suretiyle onu manevi cebir altında bulundurmaktadır. Böyle haksız bir durumla karşılaşan ve haklı işinin kamu görevlisi tarafından yapılmayacağı veya geciktirileceği ya da haksız bir muameleye maruz kalacağı endişesine kapılan mağdur belli bir şiddete ulaşmış olan bu manevi cebrin etkisiyle ve hakkını elde etmek zorunluluğu karşısında haksız olarak istendiğini bildiği parayı ve sair menfaatleri kamu görevlisine vermekte ya da vaat etmektedir. Burada fert meşru zeminde bulunmaktadır.
Rüşvet suçu ise; (6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonraki hukuki düzenlemelere göre) bir kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlamasıyla oluşacak ve ayrıca nitelikli rüşvet suçunda her iki tarafın da gayrimeşru zemin içinde bulunmaları gerekecek, taraflar arasında serbest irade ile yapılan anlaşmanın vuku bulduğu anda rüşvet suçu meydana gelecektir.
Suç tarihinde … İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünde ziraat mühendisi olarak çalışan sanığın, … Gıda isimli iş yerinde denetim yaptığı, gıda maddeleri üzerinde etiket ve izlenebilirliğinin sağlanması için faturaların olmadığını gördüğü,
akabinde katılan …’nun şirket merkezinden eksik olan evrakları temin ederek sanığın iş yerine götürdüğü, iş yerinden sanıkla beraber ayrıldıkları ve aracında görüştükleri sırada denetim tutanağını istemesi ve sanığın katılana ceza kesebileceğini söylemesi üzerine ceza kesemeyeceğini söyleyerek tutanağı istemesi üzerine sanığın “şimdi yazmasam bile başka gün gelir bu cezayı yine yazarım” dedikten sonra katılana üzerinde ne kadar para olduğunu sorduğu ve “ceza yazmama karşılığında bu parayı vermezse başka bir denetimde ceza yazacağını” söylemesine müteakip 700 TL’yi aldığı iddia ve kabul edilmiş ise de; Anayasa’nın 141/3, CMK’nin 34/1 ve 289/1-g maddeleri gereğince hakimlerin ve mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olduğu, CMK’nin 230/1. maddesine göre de gerekçede delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi, ulaşılan kanaat, sanıkların suç oluşturduğu sabit görülen fiilleri ve bunun nitelendirilmesi gibi hususların bulunması gerektiği halde, suça konu eylemin neden ibaret olduğu somut gerekçelerle karar yerinde ortaya konulmadan, ayrıca dosya kapsamında bulunan tanık, sanık … katılan beyanları dikkate alındığında suç tarihinde yapılan denetime ilişkin denetim tutanağı tutulduğunun anlaşıldığı fakat dosya kapsamında yapılan denetime dair tutanak bulunmadığı, katılanın da meşru zeminde olup olmadığı ve buna göre suç vasfının belirlenebilmesi açısından, varsa bahse konu denetim tutanağının temini ile tespit edilen eksikliklere dair ilgili firmaya idari yaptırım uygulanıp uygulanmadığı hususları araştırılarak varılacak sonuca göre yukarıdaki açıklamalar da nazara alınmak suretiyle eylemin icbar suretiyle irtikap mı yoksa rüşvet alma mı olduğunun tespit edilmesinden sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin TCK’nin 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının değerlendirilmesi lüzumu,
TCK’nin 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi gereğince, ayrıca, cezasının infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA 30/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.