Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2018/12648 E. 2019/323 K. 09.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/12648
KARAR NO : 2019/323
KARAR TARİHİ : 09.01.2019

Görevi kötüye kullanma suçundan … Müdürlüğü görevlileri hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 07/11/2017 tarihli ve 2017/11738 soruşturma, 2017/19182 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair merci Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/12/2017 tarihli ve 2017/5448 Değişik iş sayılı Kararının;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen mercin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında,
Somut olayda, müştekinin şikayetine konu Ankara Batı İcra Dairesinden ilgili dosyaların getirtilerek incelendiği, müşteki aleyhine icra emirleri düzenlendiği, icra emirlerinin her bir dosyada ayrı ayrı usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, usulüne uygun haciz işlemleri yapıldığı, borç tamamlanınca da haciz işlemlerinin kaldırıldığı ve şikayete konu diğer bir husus olan çeşitli İdare Mahkemelerine ilişkin kararlarının kesinleşmeksizin icra takibine konu edilmesine ilişkin olarak da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 52. maddesi uyarınca idare mahkemesi kararlarının icrası için kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Müştekinin ilgili İdare Mahkemelerinde vekili aracılığıyla açtığı davalar sonucunda davaların reddedilmesi sonucunda karşı taraftaki kurum lehine vekalet ücretlerine hükmedildiği, İdare Mahkemesi kararlarının kesinleşmediği, bu nedenle icraya konulamayacağı, bu nedenle hakkında haksız takipler neticesinde haciz işlemleri gerçekleştirildiği ve ilgili İdare Mahkemelerindeki dosyalardaki tebligat parçalarındaki ıslak imzaların kendisine ait olmadığı, sahte imza karşılığı anılan tebligat işlemlerinin yapıldığını bildirerek şikayetçi olduğunun anlaşıldığı; ancak soruşturmayı yapan Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma kapsamında sadece ilgili İcra Dairelerinden dosyaların temin edildiği, anılan dosyaların incelendiği ve müştekinin ifadesinin alındığı, şikayetçinin dilekçesinde bahsettiği tebligat parçalarındaki imzaların kendisine ait olmadığı yönündeki iddiasının dikkate alınmayarak bu konuda bir araştırma yapılmadığı, oysa ki şikayetçinin dilekçesinde İdare Mahkemelerine ilişkin dosya numaraları ve mahkeme isimlerini ayrıntılı olarak belirtmesi karşısında; anılan dosyaların mahkemesinden temin edilerek getirtilmesi gerektiği, müştekinin imza örnekleri alınmak suretiyle tebligat parçalarındaki imzalarla karşılaştırılması amacıyla alınan imza örnekleri ile tebligat parçalarındaki imzaların bu konuda araştırma yapmaya yetkili kuruma gönderilerek bu hususta bilirkişi raporu aldırılması gerektiği ve sonucuna göre de gerekirse olaya konu tebligat işlemlerini gerçekleştiren görevlilerin ifadelerine başvurulması gerektiği hususları gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19/10/2018 gün ve 94660652-105-06-5545-2018-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdi kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 08/12/2017 tarihli ve 2017/5448 Değişik iş sayılı Kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin mercince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİNE, 09/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.