Yargıtay Kararı 5. Ceza Dairesi 2018/11910 E. 2023/5502 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/11910
KARAR NO : 2023/5502
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/92 Esas, 2014/76 Karar
SUÇ : Kullanma zimmeti
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kullanma zimmeti suçundan kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6723 sayılı Kanun) 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (5320 sayılı Kanun) 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereğince temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi uyarınca temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanık müdafiinin tayin olunan ceza miktarına nazaran uygun görülmeyen duruşmalı inceleme talebinin 1412 sayılı Kanun’un 318 inci maddesi uyarınca reddine ve incelemenin duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığının, 31.07.2013 tarihli ve 2012/782 Soruşturma, 2013/550 Esas, 2013/28 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında kullanma zimmeti suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 247 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uyarınca cezalandırılması, aynı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.

2.İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.11.2014 tarihli ve 2013/92 Esas, 2014/76 sayılı Kararı ile sanığın kullanma zimmeti suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları ile 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılması, aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A-Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
Hükmün gerekçesinin yetersiz ve hukuka aykırı olduğu, bilirkişi raporlarındaki lehe hususlara gerekçede değinilmemesine rağmen aleyhe hususların hükme esas alındığı, sanığa isnat olunan zimmet suçunun tarihi ve miktarının kesin olmadığı, eksik araştırmayla hüküm kurulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının çelişkiler içerdiği, sanığın atılı suçtan ne şekilde yarar sağladığının kararda gösterilmediği, denetleme kurulu raporuna göre herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı, denetim kurulu üyelerinin tanık sıfatıyla dinlenilmeleri gerektiği, dosyaya sunulan faturaların gerçek faturalar olduğu, faturaların dikkate alınmadığı, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü, Beyat firmasıyla (Firma) ilgili sözleşmenin mahkemece dikkate alınmadığı, muhasebe hataları ve kasada fazla para bulunmasının zimmet suçunun oluşumu için yeterli olmadığı, sanığın haklı mazereti kabul edilmeden yokluğunda hüküm kurulması sebebiyle savunma hakkının kısıtlandığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı sebepleriyle hükmü temyiz etmiştir.
B- Sanığın Temyiz Sebepleri
Sanık, 200.000 Türk lirası paranın Kooperatif kasasında bulunmadığı, muhasebeci tarafından yapılan avans ödemelerinin kayıtlarda gösterilmediği, bu hususta mahkemece yeterli araştırma yapılmadığı, işçilik ödemeleriyle ilgili Kooperatif tarafından yapılan ödemeler konusunda mahkemece yeterli araştırmanın yapılmadığı, eksik araştırmayla hüküm kurulduğu, cezanın fazla tayin edildiği, yasal indirimlerin uygulanmadığı sebepleriyle hükmü temyiz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Kooperatif yönetim kurulu başkanı olan sanık …’ün, Kooperatifin banka hesabından çekilip kasa hesabına alınmış olan ortalama 200.000 Türk lirasını 31.01.2007 tarihinden 29.04.2008 tarihine kadar olan sürede uhdesinde bulundurduğu, bu paralarla, 2007 yılında Kastamonu ili Bozkurt ilçesinde bulunan bazı taşınmazların satış yoluyla paylarını edindiği, yine aynı bölgedeki bir taşınmazın bir kısım payını, sonraki bir dönemde kendisine devredilmek üzere temyiz dışı sanık …’in mal edinmesine maddi yönden destek olduğu iddialarıyla açılan kamu davasında, Mahkemece; sanığın Kooperatife ait olan paralarla, kendisi ve temyiz dışı sanık … adına, bazı taşınmazların hisselerinin satın alınması hususlarına ilişkin cezalandırılmasına yeterli delil olmadığı ancak Kooperatifin banka hesabından çekilip kasa hesabına alınmış olan ortalama 200.000 Türk lirasını 31.01.2007 tarihinden 29.04.2008 tarihine kadar olan sürede uhdesinde bulundurduğundan bahisle atılı suçtan cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın, Kooperatifin banka hesabından çekilip kasa hesabına alınmış olan ortalama 200.000,00 Türk lirasını 31.01.2007 tarihinden 29.04.2008 tarihine kadar olan sürede zimmetinde tuttuğunun kabul edildiği somut olayda; hükme esas alınan 11.08.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda yer alan, belirtilen dönemde Kooperatifin kasa hesabında görülen bakiyenin fiilen kasada mevcut bulunup bulunmadığına dair somut bir tespit bulunmadığına ilişkin değerlendirme ve sanığın, Kooperatifin işçilik ödemelerini genellikle nakden ve peşin olarak yaptıklarına dair beyanı ile 01.12.2006 tarihinde Firma ile Kooperatif arasında yapılan sözleşmenin “ödeme” başlıklı bölümünde, “ödemeler sözleşme yapıldıktan sonra avans şeklinde ödenecek ve iş bittikten sonra fatura düzenlenecektir” şeklindeki hükmü nazara alındığında; Firma yetkilisi …’ın tanık olarak dinlenilmesi ile Firma tarafından Kooperatife yapılan işler ve temin edilen mal ve hizmetler karşılığı faturaların düzenlendiği tarihlerden önce, Kooperatif tarafından Firmaya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa bu ödemelerin hangi tarihte ve ne miktarda yapıldığının sorularak varsa bu hususlara ilişkin belgelerin temini, yine sanığın 04.11.2014 havale tarihli savunma dilekçesinde ve 09.12.2014 havale tarihli temyiz dilekçesinin ekinde sunduğu belgelerde, suç tarihlerinde Kooperatif tarafından avans ödemesi yapıldığı ileri sürülen şahısların tanık sıfatıyla dinlenilerek Kooperatiften suç tarihlerine ilişkin olarak avans ödemesi alıp almadıkları, almaları durumunda hangi tarihte ve ne miktar avans aldıklarının sorulması, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin de temin edilmesi ve kullanma zimmetinde, zimmetin konusunu geçici süre kullanılan paradan bu süre içinde elde edilebilecek nemanın oluşturacağı dikkate alınarak, suç tarihlerindeki kooperatife ait ilgili tüm defter, belge ve kayıtlar getirtilerek dosyanın kül halinde yeni bir bilirkişi heyetine tevdii ile suç tarihlerinde sanığın uhdesinde kooperatif parası bulunup bulunmadığı, varsa paranın miktarı, süresi, elde ettiği nema tutarı hususlarında ayrıntılı rapor alınıp, tespit edilen nema miktarına göre koşullarının varlığı halinde değer azlığı sebebiyle hakkında 5237 sayılı Kanun’un 249 uncu maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun da karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve suçun unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasıyla ilgili yeniden değerlendirme yapılması lüzumu,
5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, cezası ertelenmeyen sanık hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 53 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında, aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, ayrıca, cezasının infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi yerine, kooperatif yöneticisi ve denetçisi olmaktan yasaklanmasına karar verilerek sınırlı uygulama yapılması,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. HÜKÜM
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.11.2014 tarihli ve 2013/92 Esas, 2014/76 sayılı Kararına yönelik sanık ve müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.04.2023 tarihinde karar verildi.