YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/11753
KARAR NO : 2023/1911
KARAR TARİHİ : 01.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, zimmet, görevi kötüye kullanma
HÜKÜMLER : Sanık … hakkında kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği ve zincirleme şekilde basit zimmet suçlarından mahkûmiyet, sanık … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan beraat
Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesince temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrasınca temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi uyarınca temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereğince temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının, 24.02.2012 tarihli ve 2009/11305 Soruşturma, 2012/4504 Esas, 2012/250 numaralı İddianamesi ile sanık … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 47 nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bir kez, sanık … hakkında ise kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca üç kez cezalandırılması, her iki sanık hakkında aynı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
2. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.01.2013 tarihli ve 2009/74852 Soruşturma, 2013/1424 Esas, 2013/95 numaralı İddianamesi ile sanık … hakkında zincirleme şekilde basit zimmet suçundan 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci fıkrası ile 43 üncü maddenin birinci fıkrası, mağdur …’a yönelik eylemleri nedeniyle resmi belgede zincirleme sahtecilik suçundan 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 43 üncü maddenin birinci fıkrası, mağdur …’a yönelik eylemleri nedeniyle zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede zincirleme sahtecilik suçlarından 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile 43 üncü maddenin birinci fıkrası, 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 43 üncü maddenin birinci fıkrası, mağdur …’a yönelik eylemi nedeniyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile 204 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması, aynı Kanun’un 53 üncü maddesi gereğince hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.
3. Sanık … hakkında 22.01.2013 tarihli iddianame ile açılan kamu davası Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.05.2014 tarihli ve 2013/73 Esas, 2014/187 sayılı birleştirme Kararı ile Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas sayılı dosyasında birleştirilmiş ve her iki iddianameye konu isnatların yargılamaları birlikte yürütülmüştür.
4. Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.10.2015 tarihli ve 2012/112 Esas, 2015/309 sayılı Kararı ile sanık … hakkında zincirleme şekilde basit zimmet suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 248 inci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi ve 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları gereği hak yoksunluklarına, kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçundan 204 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına ve sanığın aynı eylemi sebebiyle Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.04.2010 tarihli ve 2009/510 Esas, 2010/106 Karar sayılı dosyasından aldığı kesinleşmiş 1 yıl 8 ay hapis cezasının verilen cezadan mahsubuna, sanık … hakkında ise görevi kötüye kullanma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan temsilcisinin görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteği; eksik inceleme ile karar verildiğine, sanığın cezalandırılması gerektiğine ve temyiz incelemesinde resen nazara alınacak sair nedenlere,
2. Sanık … müdafiinin anılan sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteği ise; eksik inceleme ile karar verildiğine, sahtecilik suçu yönünden kesinleşmiş mahkumiyet hükmü varken yeniden ceza verildiğine, zimmet suçundan cezalandırılmasının uygun olmadığına ve temyiz incelemesinde resen nazara alınacak sair nedenlere,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Suç tarihinde katılan kooperatifin muhasebecisi olarak görev yapan sanık … hakkında sanık …’ın başkanlığından sonra göreve gelen yeni yönetimin kooperatifin defter ve belgelerini teslim etmesi için yaptığı ihtara rağmen görevinden doğan alacağının ödenmemesi nedeniyle hapis hakkını kullandığından bahisle defter ve belgeleri teslim etmediği iddia edilerek görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, ilk derece mahkemesince sanığın kooperatiften alacaklı olduğu için eyleminin suç teşkil etmediği kabul edilerek beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.
B. Suç tarihinde katılan kooperatifin yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan sanık … hakkında ise;
1. 24.02.2012 tarihli iddianame ile; kooperatife ait …, … ve … seri numaralı 3 adet çeki kendisine ait imzayı ve diğer ikinci sahte imzayı atmak suretiyle düzenleyerek şahsî işlerinde kullandığı, çek bedellerinin sanık tarafından ödendiği iddia edilerek kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan (3 kez),
2. 22.01.2013 tarihli iddianame ile; yine kooperatife ait …, …, …, … ve … seri numaralı çekleri bir kısmını tek imza ile bir kısmını ise sahte ikinci imzayı da atmak suretiyle düzenlediği, … ve … seri numaralı çekleri kooperatiften muhasebe alacağı olan …’a verdiği, diğer 3 adet çeki şahsî işlerinde kullandığı, bu kapsamda ikisini …’a birini de …’a teslim ettiği, çekleri teslim ettiği şahıslar ile çek sayıları ve şahsî işlerinde kullanıp kullanmadığı hususları dikkate alınarak …’e yönelik resmi belgede zincirleme sahtecilik, …’e yönelik zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede zincirleme sahtecilik, …’a yönelik nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği, bu suçlar yanında çekleri kişisel menfaati için kullanması nedeniyle ayrıca zincirleme şekilde basit zimmet suçunun da oluştuğu ve anılan suçtan da cezalandırılması gerektiği iddia edilerek kamu davaları açıldığı,
a) 22.01.2013 tarihli iddianame ile açılan kamu davasının Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.05.2014 tarihli ve 2013/73 Esas, 2014/187 sayılı Kararı ile temyize konu Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas sayılı dosyasında birleştirildiği,
b) Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince iddialara konu …, … ve … seri numaralı 3 adet çek yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, diğer çekler bakımından ise suç tarihinde katılan kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan sanığın kooperatif genel kurulu kararı gereği çift imza ile keşide edilmesi gereken kooperatife ait çekleri yönetim kurulu başkanı olarak kendi imzasını attıktan sonra kooperatif yönetim kurulu üyesi olan sanık …’nun imzasını da sahte atmak suretiyle keşide edip şahsi işleri için kullanarak menfaat temin ettiği, bu şekilde üzerine atılı zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarını aynı kasıt altında birden çok kez işlediği, sanığın görev süresi içerisinde aynı nitelikteki eylemi nedeniyle Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.04.2010 tarihli ve 2009/510 Esas, 2010/106 Karar sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik suçundan aldığı ve kesinleşen 1 yıl 8 aylık hapis cezasının verilen cezadan mahsubunun gerektiği gerekçesiyle hakkında yazılı şekilde mahkumiyet kararlarının verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanık … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
1. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin 14.05.2012 tarihli sorgu olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
B. Sanık … hakkında kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
İddialara konu …, … ve … seri numaralı 3 adet çek yönünden ilk derece mahkemesi tarafından kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçu bakımından herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı maddenin beşinci fıkrası gereğince hak yoksunluğuna hükmolunmaması aleyhe temyiz bulunmadığından,
24.07.2004 tarihli yönetim kurulu kararı, 23.05.2005 tarihli ve 10649 yevmiye numaralı imza sirküleri ile Antalya Ticaret Sicili Memurluğu yazısına göre katılan kooperatifin çift imzayla temsil ve ilzam edildiği tespit edilmesine rağmen sahteliği kabul edilen çeklerden ikisinin sanığın gerçek tek imzası ile düzenlenmesi karşısında sahteciliğe konu olamayacağı, …’nun sahte tek imzasını taşıyan … seri numaralı çekte çift imza olmadığı için 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suça konu olacağı gözetilmeden gerekçe kısmında tüm çeklerde sanığın imzasının yanında …’nun da sahte imzasının yer aldığının kabul edilmesi, … ve … seri numaralı çeklerin belirtildiği şekilde Ergun’un sahte imzasını da içeren çift imza ile düzenlenmiş olması nedeniyle eylemlerin kül halinde kamu görevlisinin resmi belgede zincirleme sahteciliği suçunu oluşturması, sanığın bu suçtan cezalandırılmış olması ve cezasında zincirleme suç hükümleri uyarınca asgari hadden artırım yoluna gidilmesi karşısında sonuca etkili görülmediğinden,
Bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık hakkında sahtecilik suçundan verilen cezadan mahsup edilen Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.04.2010 tarihli ve 2009/510 Esas, 2010/106 Karar sayılı dosyasından aldığı kesinleşmiş 1 yıl 8 ay hapis cezasına konu çekin sahteliği kabul edilen çekler içerisinde yer almaması ve bu konuda mahkemece yapılan değerlendirmede bir isabetsizlik bulunmaması nedeniyle sanık müdafiinin mükerrer dava olduğu yönündeki temyiz itirazı ile mahkemenin toplanan kanıtlarla iddia ve savunmayı inceleyip tartışarak suçun sübutu ve niteliğini soruşturma sonuçlarına ve yasaya uygun biçimde tayin etmiş olması karşısında sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiş ve hükümde eleştirilen hususlar dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
C. Sanık … hakkında zincirleme şekilde basit zimmet suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde ise;
Sanık hakkında 22.01.2013 tarihli iddianame ile …, …, … seri numaralı çeklere ilişkin nitelikli dolandırıcılık ve zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçlarından da kamu davası açıldığı, bu suçlara konu kooperatife ait sahte çeklerin sanık tarafından kişisel menfaati için kullanması nedeniyle ayrıca zimmet suçunun oluştuğundan bahsedilerek bu suçtan da cezalandırılmasının talep edildiği, gerek kısa kararda gerekse hükmün gerekçe kısmında eylemlerin vasıflandırılması yapılırken dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığına ya da sanığın eylemlerinin kül halinde zimmet suçunu oluşturduğuna yönelik bir kabule yer verilmediği, bu itibarla … ve …’a yönelik dolandırıcılık suçundan açılan kamu davaları sebebiyle sanık hakkında hüküm kurulmadığının kabulü gerektiği anlaşıldığından bu suçlar yönünden mahallinde her zaman bir hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Suç tarihlerinde katılan kooperatifin yönetim kurulu başkanı olan sanığın kooperatif genel kurulu kararı gereği çift imza ile keşide edilmesi gereken kooperatife ait …, …, …, … ve … seri numaralı çekleri yönetim kurulu başkanı olarak kendi imzasını attıktan sonra kooperatif yönetim kurulu üyesi olan sanık …’nun imzasını da sahte atmak suretiyle keşide edip şahsî işleri için kullanarak menfaat temin ettiğinin kabulüyle hakkında zincirleme şekilde basit zimmet suçundan mahkûmiyet kararı verilmiş ise de; 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinde düzenlenen zimmet suçunun özgü suç niteliğinde olup ancak kamu görevlisi tarafından işlenebileceği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62 nci maddesinin son fıkrası uyarınca sanık zimmet suçunun faili olabilirse de suçun unsurlarının oluşabilmesi için sanığın görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi gerektiği, bu haliyle zimmet suçunun bir zarar suçu niteliğinde olduğu, bunların yanında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225 inci maddesinin “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” hükmü karşısında, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılmasının, dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında şahsî işleri için kullanarak menfaat temin ettiği kabul edilen …, … ve … seri numaralı çeklere ilişkin 24.02.2012 tarihli iddianame ile yalnızca kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği (3 kez) suçundan kamu davası açıldığı yine gerek iddianamede belirtildiği üzere gerekse de dosya kapsamındaki delillere göre çek bedellerinin sanık tarafından ödendiği ve kooperatifin bir zararının bulunmadığı, dolayısıyla isnat edilen sahtecilik eylemlerinin bu koşullarda zimmet suçuna dönüşmesinin mümkün olmadığı, 22.01.2013 tarihli iddianameye konu … seri numaralı çekin ise sanık tarafından kooperatif alacağına karşılık …’a verildiğinin dosya kapsamından sabit olduğu, anılan hususa iddianamede de yer verildiği, bu çek yönünden dolandırıcılık sevki ile açılmış bir kamu davası bulunmadığı, aynı iddianamede zimmet suçunun oluştuğu yönündeki isnadın anlatımında sanığın çekleri kişisel menfaati için kullanması nedeniyle ayrıca zimmet suçunun da oluştuğunun belirtilmesi nazara alındığında … seri numaralı çeke ilişkin zimmet suçundan açılmış bir kamu davasının da bulunmadığı, aksi kabul edilse dahi anılan çekin sanık tarafından şahsî işleri için kullanılmayıp kooperatif zararı oluşmadığından zimmet suçuna konu edilemeyeceği,
Zimmet suçuna esas alınan yine 22.01.2013 tarihli iddianameye konu … seri numaralı çekin ise sanık savunmaları, tanık …’un anlatımı ve tüm dosya kapsamından …’nun sahte tek imzası ile sanık tarafından …’e şahsî işleri için verildiğinin sabit olduğu, çekin arka yüzünde yer alan ibareye göre bankaya ibrazı sonrası karşılığı olmadığı, savunma ve tanık anlatımında çekte yer alan meblağın sanık tarafından …’e ödendiğinin bildirildiği fakat Antalya 7. İcra Dairesinin 07.03.2011 tarihli yazısına göre bu çekin alacaklısı … olan 2008/15262 esas sayılı icra takibi dosyasına konu olduğunun, dosyaya borca mahsuben ödeme yapılmadığından borcun devam ettiğinin fakat dosyanın takip edilmediğinden arşive kaldırıldığının belirtildiği, ilk derece mahkemesi tarafından bu çek yönünden kooperatifin icra işlemlerine maruz kalıp kalmadığı ya da borç sebebiyle herhangi bir ödeme yapıp yapmadığı yönünde bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere; …, …, … ve … seri numaralı çeklerin zimmet suçuna konu edilemeyeceği, … seri numaralı çek yönünden ise ilgili icra dairesine müzekkere yazılarak akıbetinin araştırılması, gerektiğinde ifadesine başvurulmayan dosya alacaklısı …’in tanık sıfatıyla dinlenmesi akabinde bahse konu çek yönünden kooperatif zararı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi sonrası toplanan delillere göre kooperatif zararı bulunmuyor ise zimmet suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilip sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği üzerinde durularak hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Yüklenen zimmet suçunu 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında bu bentteki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanması yerine, kamu görevinden yasaklanmasına karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Sanık … Hakkında Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Zincirleme Sahteciliği Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.10.2015 tarihli ve 2012/112 Esas, 2015/309 sayılı Kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden sonuca etkili görülmeyen eleştirilen hususlar dışında herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Sanık … Hakkında Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.10.2015 tarihli ve 2012/112 Esas, 2015/309 sayılı Kararına yönelik katılan temsilcisinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
C. Sanık … Hakkında Zincirleme Şekilde Basit Zimmet Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (C) bendinde açıklanan nedenlerle Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 05.10.2015 tarihli ve 2012/112 Esas, 2015/309 sayılı Kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
01.03.2023 tarihinde karar verildi.