YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/955
KARAR NO : 2017/2589
KARAR TARİHİ : 13.06.2017
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık …’un yankesicilik suretiyle hırsızlık suçundan dolayı yakalandığı sırada kendisine kolaylık gösterilmesi halinde para vereceğini söylediği, üzerinde para olmadığından diğer sanık … ile buluşturulmayı teklif ettiği, buluşma sırasında sanık …’in görevlilere 300 TL verdiği, … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/521 Esas, 2008/145 Karar sayılı ilamı ile sanık …’un yankesicilik suretiyle hırsızlık suçundan verilen beraat kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesince onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 213/2. maddesinde düzenlenen haklı bir hususun temini için rüşvet verme suçunu oluşturacağı, 5237 sayılı TCK’nın, 05/07/2012 günü yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde “rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvete teşebbüs, haklı hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise koşullarının bulunması durumunda kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olması sebebiyle aynı Yasanın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı, zamanaşımı bakımından lehine olan 765 sayılı Kanunda öngörülen cezasının tür ve tutarına nazaran
2-
aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık eklemeli zamamaşımına tabi bulunduğu, suç tarihi olan 17/12/2000 ile hüküm günü arasında da bu sürenin gerçekleştiği dikkate alınarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı biçimde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 7/2 ile 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık … hakkında açılan kamu davasının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 13/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.